KALBİN ORUCU

14.03.2024 00:00

Ramazan ayı, geçmişten günümüze toplumumuzda önemli yer tutar…
Çünkü bu ayda İslam'ın beş şartından biri olan oruç ibadeti yerine getirilir…
Doğruyu yanlıştan ayıran, insanlığın hidayet rehberi Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ayda
indirilmeye başlamıştır…
Bin aydan daha hayırlı Kadir gecesi bu aydadır…
Yoksullar, yetimler ve kimsesizler yapılan yardımlarla, zekât ve sadakalarla Ramazan ayında
sevindirilir.
Yalan, iftira, hakaret, kibir, küfür…gibi manevi kirlerden temizlenme fırsatıdır Ramazan…
Zorluk ve güçlüklere, yaşanan sıkıntılara karşı sabır…
Yokluk ve yoksulluğa karşı irade eğitimidir oruç…
Ramazan ayı ile manevi dünyamıza bir canlılık gelir…
Kur'an ayı olan Ramazan'da cami ve evlerde ''mukabele''ler okunur, hatimler yapılır…
Cami minareleri arasına ışıklı yazılardan oluşan ''mahya'' lar asılır…
İhtiyaç sahipleri için İftar çadırları kurulur…
Teravih namazları ve tabii ki oruç ibadeti…
Yeteri kadar dindar olmayan, ibadetlerinde bir kısım eksiklikleri ve ihmalleri olan insanlar
bile, Ramazan ayı gelince dini yaşamlarına daha fazla itina gösterirler. Diğer aylarda
yapmasalar bile, iyilik, ibadet ve hayır işlerini çoğaltırlar bu ayda…
Toplumsal yaşamdaki ilişkilerinde kötülük ve haramlardan/yasaklardan uzak durmaya
çalışırlar. Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan'dan azami derecede faydalanmaya
gayret ederler.
Gönül ister ki kötülüklerden uzaklaşıp, iyiliklere yönelik davranışlarımız sadece Ramazan
ayıyla sınırlı kalmasın…Yılın on iki ayı devam etsin…İyi insanlardan oluşan faziletli toplum
hayalimiz gerçek olsun…
Çünkü, kötülüklere, çirkinliklere ve günahlara karşı ''Oruç bir kalkandır'' bizi korur…
''Ey iman edenler! Kötülüklerden sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi,
size de farz kılındı.''(Bakara,183)
Evet, Allah rızası bilinciyle tutulan oruçlar, yapılan ibadetler insanı kötülüklere karşı korur.
Ramazan ayındaki toplumsal suç oranlarının düşük olması da bunun göstergesidir. Böylece
toplumsal huzur, güven ve barışın da sağlanmasında etkin rol oynar oruç…
Tabii ruhuyla, kalbiyle, gönlüyle, içten, samimiyetle oruç tutanlar içindir bu…

''Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini
bırakmasına değer vermez.''(Buhari, savm,8) buyuruyor efendimiz…
Demek ki oruç, sadece sabahtan akşama kadar yemeyi, içmeyi terk ederek aç kalma
ameliyesi değildir…Kötü duygulardan arınarak kalbine de oruç tutturmaktır…
Allah'ın bizim aç kalmamıza ihtiyacı yoktur…
Bununla dünyanın dört bir köşesinde yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan insanların
yaşadığı zorluğun, sıkıntının, acının ne olduğunu anlayacağız…Onları aklımıza getirip
düşüneceğiz…Sorumluluk ve merhamet duygumuzu uyandıracağız…Dayanışma, yardımlaşma
ruhumuzu canlandıracağız…
Ancak bu, bir orduyu doyuracak envai çeşit iftar sofraları düzenlemekle olmaz
tabii…Nereden geldiği belli olmayan, kaynağı belirsiz paralarla, zaten ihtiyacı olmayan
kimselere verilen iftar yemekleriyle…
Hâlbuki, din anlatmaya geldi mi ''Bizler açlık yüzünden karnına taş bağlayan bir
Peygamberin ümmetiyiz'' diyoruz. Peygamberimiz sofradan doymadan kalkar, hasır üzerinde
yatardı…
Peki durum bizde nasıl?
İftar yemeği düzenleme yarışı…Fakiri, yoksulu doyurma değil haa…
Siyasi, ticari, nefsi faydalar temin için gösterişçi tüketim…İftar sofralarında bir kuş sütü
eksik…İsraf ve savurganlık almış başını gidiyor…
Olduğundan farklı görünme, bizim onlardan ne eksiğimiz var duygusu…
O zaman, Ramazan'da sadece midemizi yiyecek ve içeceklerden korumakla
yetinmeyelim…
Özümüzü, sözümüzü, gönlümüzü, zihnimizi de koruyalım…
Oruçlu iken, dilimizi yalandan, iftiradan, hakaretten, elimizi haramdan, ayaklarımızı
kötülükler peşinde koşmaktan, kalbimizi kin, nefret ve düşmanlıktan uzak tutalım…
Elimizde insanlığa faydalı işler…Zihnimizde ve kalbimizde güzel düşünceler, duygular olsun…
Davranışlarımız güzelleşsin, iyi ve faziletli insan olma yönünde ilerleyelim…
Konforumuz bozulacak diye, haklı yerine güçlünün yanında yer almayalım…
Çünkü, sadece oruç değil, yapılan tüm ibadetler Mü'minleri doğruluğa, dürüstlüğe, ahlaka,
adalete, iyiliğe, merhamete, samimiyete sevk eder…
Eğer pratikte böyle sonuçlar ortaya çıkmıyorsa, bu dinden kaynaklanan bir durum
değildir…Mü'minlerin ihlas, samimiyet eksikliğinden, bilinç zafiyetindendir…Demek ki,
imanları kendilerini kötülüklerden koruyup, iyi insan yapamayacak kadar zayıftır…

Bu durumda, gayesinden uzaklaşarak yapılan ibadetler de şekilden ibaret kalır…Yapana
uhrevi bir faydası olmadığı gibi, onun davranışlarında olumlu bir değişikliğe, kalp güzelliğine
de neden olmaz…
İşte bundan dolayı, içinde bulunduğumuz Ramazan ayında yemeden, içmeden uzak
kalarak midemize oruç tutturmak kolaydır. Zor olan, kötü duygu, düşünce ve davranışlardan
uzak kalarak kalbimize, gönlümüze oruç tutturmaktır. İnsan ruhunu ve zihin dünyasını
kirleten hastalıklardan uzak kalmaktır.
Çünkü ibadetler söz, davranış ve ahlak güzelliğidir…Hayırlı Ramazanlar…