HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 19 EYLÜL 2024, PERŞEMBE

AR DAMARI ÇATLAMIŞ

25.08.2024 00:00
Gündelik yaşamımızda sıkça karşılaştığımız, davranışlarımız üzerinde güçlü etkileri olan bir
duygudur utanma…Arsız, yüzsüz, utanmaz insanlarla belki de her gün karşılaşabiliriz günlük
hayatımızda…Trafikte, çarşıda, pazarda, sokakta, iş yerinde medyada…şöyle bir düşünün
utanmazları…
Oysa, utanma duygusu insan denen varlığın en önemli karakter özelliklerinden biridir…
Ancak bazı insanlar maalesef bu özelliklerden yoksundur…Bunlar kendileri için sergiledikleri her
olumsuz, utanç verici davranışları meşru görürler…Bir de uydurulmuş gerekçeler sunarlar…Halkımız
bunlara ''utanmaz adam'' der…
Bir kimseye ''utanmaz adam'' denildiği zaman, o kişinin karakter özelliğini, meziyetini söylemiş
oluyoruz…Türkçemizde bu tür kişiler için, ''mayası bozuk'', ya da '' sütü bozuk'', ''kanı bozuk''
deyimleri de kullanılır…
Böyle kimseler ar, namus, iffet, edep, haya gibi kavramları hiçe sayarlar….
Hz. Mevlana bunlar için; ''Bozuk olunca maya, ne ar kalır, ne de haya'' der.
Oysa Allah Resulü bir defasında ashabına şöyle nasihat etmiştir:'' İnsanlık ilk günden beri bütün
peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini
yap!''(Buhari,Edeb,78)
Buna göre utanma duygusu insanda var olan ahlak anlayışıyla ilgilidir. İnsanı iyiye, güzele,
doğruya, hakka-hukuka sevk eden ahlaki bir erdemdir utanma…İnsanı nezaket ve zarafet sahibi yapar,
İyiliklere yöneltir…
Toplumsal yaşamda ahlaki bir pusula olarak da işlev görür…Faziletli toplumu destekler…
Bakınız Türk edebiyatının büyük şairlerinden Fuzuli ne güzel söylemiş:
''Edep bir tac imiş nur'u Hüda'dan
Giy o tacı emin ol her beladan''
Arsızlık ve utanmazlık ise kişiyi kötülüklere sevk eder…Kişiyi yalancı, sahtekâr, güvenilmez
kılar…İnsan fıtratını bozar…Artık kötülükler, çirkinlikler normalleşmeye, meşrulaşmaya
başlar…Utanmazlık alır başını gider…
Toplumumuzda, ''Ar damarı çatlamış'' deyimi utanmazlıkta sınır tanımayan insanlar için kullanılır…
Ar damarı insanların alnının tam ortasında bulunur derler…Oradaki damar çatlayınca; önce akıl
olmak üzere, göz, kulak, dil, şahsiyet, karakter gibi duygular önemini yitirir…Tüm kötülüklere,
çirkinliklere kapılarını açarken, iyiliklere, güzelliklere kendini kapatır…
Televizyonlardaki gündüz kuşağı programlarını izliyorsunuz...
Adam/kadın, yaptığı zina çeşitlerini, adam kaçırma, yaralama, öldürme sayılarını, hakaret, küfür,
kumpas, dolandırıclık tek tek sıralıyor…Sonunda da ''ne var bunda kader kurbanıyım'' diyor. Maalesef
arsızlık, yüzsüzlük tavan yapmış…Utanma, sıkılma, ayıp, günah gibi kavramlar tedavülden kalkmış gibi
duruyor…
Peki bundan sonra ne olur?

Bundan sonra utanç duyulacak söz ve davranışlar, artık övünç kaynağı olarak görülmeye başlar…
Bu utanmazlıklar tüm topluma kötülük örneği olarak yayılma emareleri gösterir…Hatta çirkinlikler
işlene işlene normalleşmeye, meşrulaşmaya yüz tutar…
''Becer de ne yaparsan yap'', utanmazlık devri başlar…Hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, adaletsizlik,
mala-mülke çökme…Böylece önce insan, sonra aile, en sonunda da toplum çürür ve çöküş kaçınılmaz
olur…
Artık, çalan- çırpan, yolsuzluk yapan kötüler değil, namuslu insanlar utanmaya başlar…Onlar iş
bilmez, beceriksiz, enayi insanlar olarak nitelenir…Tabii toplum değer yargıları böyle olunca, erdemli
insanların da orda bir değeri, kıymeti olmaz.
Halbuki Efendimiz:'' İman yetmiş küsür yahut altmış küsür bölümdür. Bunların en üstünü ''La ilahe
illallah'' (Allahtan başka ilah yoktur) sözü; en aşağısı da; yolda insanları rahatsız eden şeyleri
kaldırmaktır. Haya (utanma) da imandan bir bölümdür. ''(Müslim, İman,58) buyurmuştur.
Demek ki; utanma İslam ahlakının vazgeçilmez temelidir. Bütün erdemlerin ve ahlaki güzelliklerin
özüdür. İnsanlığın ve mümince yaşamanın gereğidir.
Çünkü utanma duygusu fıtratın doğal işlediğini gösterir. Bu hissini yitiren kendini inkâr etmiş,
insanlığını kaybetmiş demektir. Utanma duygusuna sahip çıkmak insanlığın fıtratını koruma
çabasıdır…
Yaratanın insana layık gördüğü onur, şeref ve yüceliğin, değerin yok sayılmasına duyulan doğal bir
tepkidir utanma…
Bu duygu ahlakın olduğu kadar, güzelliğin ve çirkinliğin de göstergesidir. Güzellik olan yerlerde
utanma, çirkinlik olan yerlerde utanmazlık vardır.
Şu hususu da belirtelim ki; Utanma erdemine sahip olmak bir düşüklük, özgüvensizlik değildir.
İnsanlık ayarımız, asaletimiz ve kişilikli duruşumuzdur. Asla hakkı-hukuku, hakkaniyeti savunmamıza
engel değildir.
Hayamız, insani sorumluluklarımızı yerine getirmemize, hak ve hakikati haykırmamıza, mazlumun
yanında olmamıza, iyilikler yapmamıza asla engel olmamalıdır.
Aynı şekilde çevresinde bulunan insanlara karşı kaba, çirkin, saygısız davranışlarda bulunmak da
cesaret ve özgüven değildir. Adam nasılda güzel küfür ve hakaret ettiğini, yalan söylediğini,
sahtekarlık yaptığını, nasıl aldattığını övünç vesilesi olarak anlatıyor…
Halbuki bunlar olsa olsa utanmazlığı maharet diye takdim etmektir...
''Ar damarı, ar damarı
Şimdi olmuş kar damarı
Ar damarı çatlayanlar
Bir gün elbet yer şamarı…''
Behçet UYANIK / diğer yazıları
•EĞTİM Mİ ÖNEMLİ KARAKTER Mİ? 09 00:00:00.09.2024
•AR DAMARI ÇATLAMIŞ 25 00:00:00.08.2024
•KALİTELİ İNSAN 26 00:00:00.04.2024
•HER GÜNÜNÜZ BAHAR OLSUN 20 00:00:00.03.2024
•KALBİN ORUCU 14 00:00:00.03.2024
•VİCDANINI YİTİRMİŞ DÜNYA 27 00:00:00.02.2024
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--








logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr