HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 30 MAYIS 2025, CUMA



Doğadan mı, Laboratuvardan mı ?

26.05.2025 00:00
Beslenmenin sadece açlığı gidermek değil, sağlığı korumak olduğu gerçeği artık daha çok dile getirilmek zorundadır. Ancak ne yazık ki neyin "sağlıklı" olduğu konusundaki bilgi kirliliği, gıdanın endüstrileşmesiyle daha da büyümüştür. Raflara ulaşan ürünlerin çoğu, doğadan çok laboratuvarın izini taşımaktadır.
Tarımda ve hayvancılıkta verimi artırmak adına başvurulan kimyasal yemler, sentetik katkılar ve ilaçlar, doğallıktan uzak üretim modellerini standart hale getirdi. Özellikle et ve süt ürünlerinde kullanılan yemlerin neredeyse tamamı, artık doğal bileşenlerden çok uzak, yarı kimyasal karışımlardır. Birçok endüstriyel gıdada olduğu gibi, et ve yumurta üretimi de ilaç firmalarının reçetelerine göre şekillendirilmektedir.
Gıdayı üretirken en çok tartışma yaratan konulardan biri de tarım ilaçlarıdır. Zararlıları uzaklaştırmak amacıyla geliştirilen bu kimyasallar, bazen "gerektiğinden fazla" olabiliyor. Özellikle sistemik pestisitler, yani kökten verilen ve bitkinin tamamına yayılan ilaçlar, ürünün kabuğunda değil içinde kalıyor. Bu da doğrudan soframıza taşınıyor.
Ve işte en çok tartışılan isim: Glifosat. Birçok ülkede yaygın kullanılan bu yabani ot ilacı, 2015 yılında Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından "muhtemelen kanserojen" olarak sınıflandırıldı. Özellikle lenfoma ve diğer kanser türleriyle hatta otizm ile ilişkili olduğu yönünde birçok bilimsel çalışma mevcuttur.
Amerika'da açılan davalarda glifosata maruz kalan tarım işçilerinin kanserle mücadele ettiği ve şirketlerin milyarlarca dolar tazminat ödediği örnekler var. Dr. Ramazan Kurtoğlu sosyal medya paylaşımında Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer in ABD'de tartışmalı ot öldürücü glifosat nedeniyle açılan bir davayı daha kaybettiğini duyurdu.
Ne yazık ki bu ilaç, bazı ülkelerde hâlâ yoğun şekilde kullanılıyor. Dünyada ilaç ve kimya terörü kitabının Yazarı İsmail Tokalak da glifosat tehlikesine değinmektedir. Dahası Prof. Dr. Canan Karatay sirkeli, karbonatlı su ile besinleri yıkamanın çare olmadığından bahseder. Çünkü glifosat dıştan uygulamada bile bitkinin içerisine geçebilen bir maddedir, yapraklardan emilip köke taşınmakta, dolayısıyla ürünün bünyesinde de yer almaktadır.

Tarım ilacı kalıntıları yalnızca sağlığı değil, üreticinin vicdanını da sorgulatıyor. Anadolu'da çiftçilere "bu ürünü kendin mi yiyeceksin, yoksa piyasaya mı vereceksin?" diye sorulması artık sıradan hale gelmiş durumda. Bu da denetim eksikliğinin geldiği noktayı gösteriyor.

Tarım ilaçları ciddi bir sorun iken Endüstriyel gıda da ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Son yıllarda Genetiği Değiştirilmiş organizmalar (GDO) ın sofralarımıza kadar ulaşması ile Kalp hastalıkları, diyabet, romatizma başta olmak üzere bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklar, ağır alerjiler, Alzheimer ve elbette kanser bütün ülkelerin standart sorunları haline gelmiştir.  

Bunların yanı sıra doğurganlıkta azalma da son yıllarda ülkemizde artan bir sorundur. TÜİK'in verilerine göre 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023 yılında 1,51'e düşmüştü. 2025 yılı doğurganlık hızı 1,48 olarak açıklanmıştır. Hızla azalmasının birçok nedeni olmakla beraber en önemli nedenleri çok fazla hazır paketli gıda, yüksek oranda tarım ilaçlı besin tüketimi ve hatta endüstriyel besiciliğe dayanır. Endüstriyel besiciliğin çok büyük bölümü GDO soya ve mısırla yapılmaktadır. Bu alanda organik üretim çok az olmanın ötesinde, organik yetiştirilmiş tavukların fiyatları da beyaz etin en az beş katıdır.
Tüketici olarak daha çok sorgulamalı, daha çok bilgi edinmeli, yerel ve organik üretime yönelmeliyiz. Soframıza ne koyduğumuzu bilerek doğadan mı laboratuvardan mı sorusunu aklımıza getirmeliyiz, geleceğimizi korumalıyız.


Dr. Yavuz Dizdar Gıda Hastalık İlişkisi: Şekerin Yeri Nedir? dergipark.org.tr/en/pub/isvehayat/issue/29032/310456 2015, Volume: 1 Issue: 2, 9 - 21, 01.08.2015
 
Dr.Sena Nur CAN / diğer yazıları
Yorumlar
ŞAHAN
Hocam özellikle bu pestisitler in ürün tarladan kaldırılmadan en az 15 gün önce kullanılması gerekirken çoğu üretici 10 uncü gününde ürününü tarladan çıkarıyor, ihracattan geri dönen ürünlerde iç pazarda tüketici ye sunuluyor. Çok iyi calisma olmuş tebrik ederim
İktisattan
Hocam özellikle bu pestisitler in ürün tarladan kaldırılmadan en az 15 gün önce kullanılması gerekirken çoğu üretici 10 uncü gününde ürününü tarladan çıkarıyor, ihracattan geri dönen ürünlerde iç pazarda tüketici ye sunuluyor. Çok iyi calisma olmuş tebrik ederim
İktisatçı
Hocam özellikle bu pestisitler in ürün tarladan kaldırılmadan en az 15 gün önce kullanılması gerekirken çoğu üretici 10 uncü gününde ürününü tarladan çıkarıyor, ihracattan geri dönen ürünlerde iç pazarda tüketici ye sunuluyor. Çok iyi calisma olmuş tebrik ederim
Neşe Akar
Yazılarınızı keyifle takip ediyor, faydalı birçok bilgiyi biz okuyuculara sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum.Saygılar…
Yorumlarınızı paylaşın

--






logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr