DO NEDİR?
"DO" iki harften oluşur, fakat anlamı Derya deniz kadar geniş ve derin bir kavramdır.
DO
Antrenörün sporcuya, sporcunun da antrenöre karşı duyduğu sevgi, saygı ve ahde vefa, "DO"nun en önemli özüdür.
Uzak Doğu sporlarını yapan sporcular, DO'nun ne olduğunu çok iyi anlamalıdır. Antrenörler ise önce kendilerine, sonra da sporcularına bu kavramı en iyi şekilde anlatmalı, fakat önce kendi hayatlarında uygulamalıdırlar. Çünkü bir antrenör, rol model olmalı ve sporcularına her zaman örnek olmalıdır.
Maalesef bazen, antrenörler sigara içiyor ve bunun yanında sporcusuna sigara içmemesini öğütlüyor; ya da antrenör, her türlü küfrü kullanıyor ve sporcusunun da küfür etmemesini bekliyor. Böyle bir durumda, antrenörün rol model olma misyonu ciddi şekilde sarsılır.
Bazı antrenörler, diğer antrenörler ve hakemler hakkında olumsuz yorumlar yapar, sporcuları da bu şekilde etkiler. Sonuç olarak, sporcu bir maç kazandığında, kazancı yalnızca kendisine değil, antrenörüne de mal eder. Maç kaybedildiğinde ise hakemler suçlanır ve "Bu işi bilmiyorlar, ondan kaybettim" gibi bahaneler üretilir.
Hatta bazı antrenörler, federasyon başkanını bile işin içine katarak, "Başkan böyle istedi" şeklinde bahaneler uydururlar. Kıymetli sporcular, şunu unutmasın: Başkan asla "şu sporcuyu eleyin" diyemez. Bu tür yalanlara inanmayın. Her zaman DO felsefesi içinde hareket edin ve kazanın ya da kaybedin, doğru olanı yapın.
Ne yazık ki bazı hakemler, maçın sonunda antrenör veya sporcuya şirin gözükebilmek için hakemlik müessesesini ayaklar altına alır. Yalakalık yaparak, "Aslında maç senindi ama bazen böyle hatalar olur" diyerek, küfürlü konuşan sporcu ve antrenöre güç verirler. Bu durum, hem hakemin saygınlığını zedeler hem de kötü örnek oluşturur.
Özetle, her antrenör, sporcularına ve hakemlere nasıl saygı gösterilmesi gerektiğini, disiplinli bir şekilde başarının nasıl kazanılacağını öğretmelidir. Ancak önce kendisi buna sadık kalmalı ve örnek olmalıdır.
Çok garip bir durumdur ki; bazı sporcular, hakemlere ve antrenörlere "abi", "abla" gibi hitaplar kullanıyor. Bu, antrenörün bu konuyu önemsememesi ve sporcularına saygıyı öğretmemesinden kaynaklanır. Oysa ki, antrenör her hakemin ve her antrenörün saygıyı hak ettiğini öğretmelidir.
Maç alanlarına baktığınızda, ne disiplin, ne saygı, ne de sevgi vardır. Herkes alanda gezmektedir; hakemler maçı durdurur, anonslar yapar ve maçı başlatmayacaklarını söylerler. Fakat, bir dakika sonra herkes tekrar alana girer. Kendi örneğimi verecek olursam, hiçbir sporcumu, maçı olmadığı sürece maç alanında görmem. Benim sporcularım, bu konuda oldukça disiplinlidir.
Sonuç olarak, DO felsefesini anlamalı, yaşamalı ve yaşatmalıyız. Bahanelerin arkasına saklanmadan, dürüst bir şekilde rol model olmalıyız.
Bahaneler göbek deliği gibidir,
Her insanda bulunur,
Fakat hiçbir işe yaramaz.
Muhsin Türk
Manavgat Hedef Spor Kulübü Başkanı