AMBARGO

08.04.2025 00:00

1973-1974 yılları meslek lisesinde öğrenciyiz. Başımızda kavak yelleri on altı, on yedi
yaşlarındayız. İkinci sınıftayız okuldan kaçıyoruz. Sinemalarda Hababam Sınıfını izliyor,
gırgır, şamata günler gelip geçiyor. Bu okuldan kaçmaların bedeli ikmale kaldık. Yaz
kurslarına gidiyoruz. 20 Temmuz'da devletimiz, askerimiz Kıbrıs'a çıkarma yaptı. Kıbrıs
Türkleri askerlerimiz tarafından kurtarıldı. Ancak diğer ülkeler buna engel olmak için her şeyi
yaptılar, nihayetinde harekât durduruldu. Diplomatik uzlaşmalar bulunmaya çalışıldıysa da
anlaşma yapılamadı. Harekât yeniden başladı. Yeniden diplomatik uzlaşmalar sonrasında
harekâtı durdurmak zorunda kaldık. Oysa adada da rumların eoka teşkilatı Türkleri toplu
halde katlettiği duyuluyordu. Bir subayımızın eşi ve çocukları banyoda vahşice kurşunlanarak
katledildiler. Gazeteler, dergiler bunları yazıyordu. Bizimkiler de Türk Mukavemet Teşkilatı
adında bir teşkilat kurmuş mücadele etmeye çalışıyorlardı. Bu arada dünyada Arapların batıya
Petrol Ambargosu vardı.
1960'ta da böyle bir durumda Amerika başkanı Jansın; bir mektup
gönderip elimizi kolumuzu bağlamış. Bu seferde öyle olacağını sanmışlar. Bizim ciddi
olduğumuzu görünce en sonunda gene rumlara yardım ederek harekâtımızı durdurmuşlardı.
Yurdumuzdaki insanlarımızın birçoğu çıkartma sırasında Askerlik şubelerine koştu.
Savaşa gitmek istediklerini söylemişlerdi. Devletimiz ise buna gerek olmadığını ordunun yeterli
askeri olduğunu söyledi. Bizler de her sokak başında kulağımız radyolarda bugün acaba ne
oldu diye dinliyorduk. Bu arada 70'li yıllarda başlayan sağ sol çatışmaları bitmiş, millet
yekvücut olmuş, batıdaki düşmanlarımıza karşı bir araya gelmiştik. Hepimizin gözü kulağı
dışardaydı.
Yaz bitti, Eylül ayında okullar açıldı. Biz NATO üyesi ülke olduğumuz için
Amerika "Harekâtı Durdur." dediğinde durmadığımız için yaptığı antlaşmalardan dolayı
ambargo uyguluyordu. Bizler de "Neden bu ambargo yapılıyor." diye kendi kendimize
konuşuyorduk. Milli Güvenlik dersimize giren öğretmenimiz bize "Çocuklar bu ambargo
konusunda ne diyorsunuz?" diye sordu. Söz alanların hepsi "Ambargoyu kaldırsınlar, Bizde
savaşalım." dedi. Baba dediğimiz bir arkadaşımız vardı. Öldüyse Allah Rahmet eylesin,
yaşıyorsa kulakları çınlasın.
Daha önce bir yıl okula gelmiş, okul akşama kadar olduğu için
sıkılmış, okulu bırakmış. Babası da sanayiye çalışmaya verince; sanayide akşama kadar
çalışmak daha zor geldiği için 3. yıl tekrar okula gelmiş. Onun için "Baba" diyorduk. O "Bir
dakika beyler! Bir de soruyu sorana soralım bakalım. Onun fikri nedir?" dedi. Biz de "Siz ne
düşünüyorsunuz hocam?" dedik. "Bence ambargo kalsın, kalkmasın." dedi. Şaşırdık.
"Çocuklar onlar göndermeyince biz acilen fabrikalarımızda gerekli olan cephane ve teçhizatı
ürettik. MKE'de gerekenleri üretiyoruz. Ayrıca uçaklarda kullandığımız bir yağı
laboratuvarda inceledik; aynı yağ bizim piyasada satılıyordu.
Anlaşmadan dolayı onların gönderdiği yağdan başka bir yağ kullanamıyorduk. Oysa Amerika bunu bize şartlı tenekesi
(20 litre) 20 dolara satıyor. Bizim piyasamızdaki ise bir dolar." dedi. "Savunma sanayimizi
kendimiz kurmamız ve kimseye muhtaç olmamamız gerekir." dedi. Bize vermedikleri fantom
uçakları için hangar kirası da istemişlerdi. Şimdi de F35'ler için istiyorlar. Yukarda
bahsettiğim gibi batı ülkeleri; petrol ambargosu yüzünden ekonomik kriz içinde olduğu için
bizimle pek ilgilenememişti.
Ülkelerin bu durumunu devletimize yurt dışındaki elçileri ve ataşeleri bildirmişti. Bunu keşfeden batılılar "asala" adlı bir örgütle Avrupa'da elçi ve ataşelerimizi öldürtmeye başladılar. Elçi ve ataşelerimiz öldürülüyor ancak hiçbir ülke bir tek
suçlu yakalayamıyordu. Ülkemizin bütün çabaları boşa çıkıyordu.
Fransa'nın orli hava alanını asala bombalayınca; suçlu aramaya başladılar. Çünkü kendi besledikleri canavar, onlara da
zarar vermişti.
1980 yılından sonra bir el bu asala üyelerini tek tek öldürerek örgütü ortadan kaldırdı.