Merhaba değerli okurlar!
Kış mevsiminin iyice kendini hissettirdiği bu günlerde kış ile ilgili bir yazı kaleme almadan olmazdı. Öyle ya! Bahar gelince yazarların hemen hepsi baharla ilgili şiir ve yazılar yazarken kışın neyi eksikti ?
Baharın aksine kış, yalnızların ,hüzünlerin ,sessiz kalplerin mevsimidir . Aynı zamanda da mâsumiyetin ,temizliğin ,huzûrun ve hayâllerin mevsimidir. Baharı hayal edemeyenler için kış zor geçer. Umudun ak yüreklerde saklandığı, vedâların vuslat muştusuyla çırpındığı ,çocukluğa geri dönmenin sevincidir kış.
Lapa lapa kar yağarken, cam kenarında her kar tanesinin düşmesini izlemenin, dışarının soğuğuna inat, sıcacık çayı yudumlamanın keyfine diyecek yoktur. Ya da kar yağarken yürümenin, yere bastıkça karların çıkardığı seslerin rûhumuzda bıraktığı nağmelerle mutlu olmayanımız yoktur sanırım.
İnce ince narin yağan kar, doğanın en saf en temiz halidir. Onu kirleten yine insanoğludur. Bir kelebek kadar kısadır kar tanelerinin ömrü. Gökten yağarken yücelerin kutsallığını taşırlar. Bu yüzden basmaya kıyamaz insan .
Çocukluğumuzu hayal ettiğimiz tek mevsimdir kış. Sobaların üzerindeki çaydanlığın cızırdayan sesini bahçemizdeki kardan adamın bize gülümseyen yüzünü ,okul dönüşü çantaların ya da poşetlerin üzerinde özgürce neşeyle kaymalarımızı, üşüyen parmaklarımızı sobada ısıtırken içimize işleyen sızısını hayal etmeyenimiz yoktur sanırım.
Kışı birazda şiirle anlatayım istedim. Keyifli okumalar diliyorum değerli okurlar.
KAR EFSÂNELERİ
Yine hasretle yağarken, sarıyor toprağı ak
O beyaz kürkünü giymiş, üşüyor sanki sokak
Güneşin şevki kırılmış, yakıyor keskin ayaz
En derin uykuda toprak, ne bahâr kaldı ne yaz
Beyazın vurgunudur
çıplak ağaçlarda ki kar
Bir mücevher gibi saf, öyle asîl, öyle vakâr
Kor dudaklarda solan, mutlu gülüşlerdeki kış
Ve yağan karda kilitlenmiş o esrârlı bakış
Mâvilerden süzülürken gece efsâneleri
Gökyüzünden koşar özgürlüğe, kar tâneleri
Bir ipek şal sarıyor her yeri, sessiz ve soğuk
Mor bulutlardan inerken, tanışır aşkla ufuk
Bir doyumsuz yaman arzû deli bir aşktır esen
Seyrederken çiziyor rûhuma bin türlü desen
Hâtırâlar tutuşur, karlara bastıkça ayak
Eskiden hürdü beyazlar, ne büyük zevkti kayak
İnce nârin kelebekler uçuşur saf ve temiz
Ezilirken acıtır kalbimi karlarda ki iz
Büyüler âlemi göklerdeki efsunlu savaş
Düşüyorlar yere sarhoş gibi, sessiz ve yavaş
Naz makâmında yağar, sonra niyâzıyla sarar
Yaslanır camlara, hûşû ile kalkan el arar
Gizliyor kardelenin ince beyaz gövdesini
Anlıyor kalple görenler şükürün secdesini
Kar, nihâyetsiz olan rahmetin ak örtüsüdür
Kar, büyük aşkla yağan mûcizenin türküsüdür
Kar, beyaz renkle yazılmış nice aşk güftesidir
Kar, bulutlardan ağan nağmelerin bestesidir
Kar, semâlarda ki lerzân, düşenin hâl dilidir
Kar, şiirlerde ki efkâr, hecenin lâl dilidir
feilâtün/feilâtün/feilâtün/feilün
NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA