Aşk Budur İşte
Herkesin başına gelmiştir mutlak
Bülbül güle düşer aşk budur işte
Kalpte yara olur akılda çatlak
Yaşlar göle düşer aşk budur işte
Terletir elleri titretir sesi
Boğazı kurutur keser nefesi
Kaybolur insanın bütün neşesi
Ateş küle düşer aşk budur işte
Ne söz dinler akıl ne de hal hatır
Okları battıkça yürek kanatır
Şairim diyenler yazmaz bir satır
Suskun dile düşer aşk budur işte
Seven hiç bir gönül dinlemez ferman
Vuslattır sadece hasrete derman
Yürekte yangınlar gözlerde duman
Aklar tele düşer aşk budur işte
Kavuşmak haz verir kaybetmek korku
Bazen şiir olur bazen de şarkı
Bir de ters işlerse feleğin çarkı
Bir hayale düşer aşk budur işte
Âşık divanedir dolanır durur
Ah edip başını taşlara vurur
Çiçek açmaz gayri dalında kurur
Bir bülbüle düşer aşk budur işte
Beyaz mı kara mı bilinmez rengi
Gönül işte konar aranmaz dengi
Nerde başlar nerde biter ahengi
Bir gün dile düşer aşk budur işte
Şirin için deldi dağları Ferhat
Yoksa bulamazdı dünyada rahat
Terk eden Mecnun'da yoktur kabahat
Issız çöle düşer aşk budur işte
En güzel olanı sanki masaldır
Umudun kaynağı büyüdür faldır
Seni seviyorum demek kuraldır
Saçta tele düşer aşk budur işte
Hava aydınlıktır gökyüzü parlak
Geceye karışır sesin susarak
Bir yıldız tutarsın göğe bakarak
Açık ele düşer aşk budur işte
Haram gecelerde uykusuz baştır
Yorganın kar yükü yastığın taştır
Tütün kokusuna hep arkadaştır
Sek alkole düşer aşk budur işte
Gün güne eklenir gelmez sevgili
Gözlere çiy düşer sanki güz gülü
Yürek türkü söyler hüzün ezgili
Saza tele düşer aşk budur işte
Önce cazip gelir aşkın büyüsü
Uyuşur bedenin her bir duyusu
Girdabına çeker dipsiz kuyusu
Başa bela düşer aşk budur işte
Tomurcuk kalır hep kalpte filizler
Ne sevgiyi ne de tutkuyu gizler
Ulaşmak istense hiç tutmaz dizler
Hep engele düşer aşk budur işte
Bazen kâbus olur kaçar uykular
Güneş kaybolunca artar korkular
Sarhoşlara mekân olur kuytular
Halden hale düşer aşk budur işte
İhmal etmemeli asla sevmeyi
Yollarına gülden halı sermeyi
Kucağa alınca şirin meyveyi
Tadı dile düşer aşk budur işte
Gönül sevgiliye çağlayıp akar
Hasreti yüreği kor gibi yakar
Saça taç yapılan güller yar kokar
Cemre bile düşer aşk budur işte
Kimi sevinçlidir kimiyse üzgün
Yaşamdan hayale edilir sürgün
Kaybeder sonunda kendini bir gün
Cana çile düşer aşk budur işte
Odalar karanlık bulunmaz ışık
Kalp hızlıca çarpar akıl karışık
Hasret ağır basar çıldırır âşık
Kalem ele düşer aşk budur işte
Güneştir sevgili kalbi şarj eder
Doğduğunda kara bulutlar gider
Zamansızca çalar kapıyı kader
Esen yele düşer aşk budur işte
Kuşlar kanatlanır sığmaz kafese
Sımsıcak gülüşe ezgili sese
Yürek mi dayanır tende nefese
Bir zelzele düşer aşk budur işte
Aynayla barışır insanın yüzü
Tatlı tatlı bakar kırpışır gözü
Düş geceyi sarar hayal gündüzü
Umut fala düşer aşk budur işte
Söndürür alevi ateşi koru
Kırık bir kalp olur onun dekoru
Tahtından indirir imparatoru
Bir gün köle düşer aşk budur işte
Bazen sevindiren bazen de üzen
Âşık maşukuna gösterir özen
Vakitler karışır hiç kalmaz düzen
Bir gafile düşer aşk budur işte
Onu anlatmaya yetmez kelime
Ne dizeye sığar ne bir filime
Geçirirsem eğer bir gün elime
Bir velvele düşer aşk budur işte
Umutsuzluk uzun kısa yol hasret
Kendini telkin et az daha sabret
Elde fırça boya bir de siluet
Bez tuvale düşer aşk budur işte
Sevgiyi yüreğe taşımak gerek
Heyecanla her an ışımak gerek
Artık yazmak değil yaşamak gerek
Her gönüle düşer aşk budur işte…
Rahim Taş - Lafirent adlı kitabımdan