Bozkurtların Ölümü adlı kitapta Hüseyin Nihal Atsız Doğu Gök-Türk Devleti'nin
destansı hikâyesini anlatır. Bu kitabın konusu olan destansı hikâyeyi anlatmadan önce Gök-
Türklerin tarih sahnesine çıkışlarından kısaca bahsetmek gerekecektir. Türklerden ilk kez Çin
kayıtlarında Tu-kiu adıyla Juan-juanların yanında Tölöslerin bir ayaklanmasını bastırmak için
yardım eden bir kavim olarak bahsedilmektedir. Jean Paul Roux Türklerin Tarihi adlı
kitabında bu kelimenin içinde Türük kelimesinin gizli olduğunu belirtir ve şöyle devam eder:
''Yaklaşık 581 yılına ait bir yazıtın ortaya koyduğu gibi bu kelimenin Soğdca'sı Twk'tür. En
sonunda bu isim gerçek hâliyle Türk ya da Türük yazılımıyla VIII. yüzyıla ait büyük
yazıtlarda yer alır. Türük kelimesi güçlü ya da güçlüler anlamına gelmektedir ve hiç
şüphesiz ki bu sıfat, kavme ya da boya ilişkin bir özelliğe değil siyasal bir örgütlenmeye
gönderme yapmaktadır.'' 1
Arkeolojik ve tarihi bilgilere bakıldığında Gök Türklerin 542 yılı öncesinde Altay
Dağları'nın güney eteklerinde yaşadıkları ve Hunların kuzey bölgelerinden geldikleri görülür.
Gök-Türklerin ortaya çıkışlarını anlatan iki efsanevî hikâye vardır; bu efsanelerden biri
kurttan türeme diğeri Hunların kuzeyindeki Suo ülkesinden çıkma hadisesidir.
Gök-Türkler ilk kez tarih sahnesine çıktıkları vakit Asya'nın uçsuz bucaksız geniş
bozkırlarında köklü bir uygarlık inşa edebilmenin yolunun güçlü bir devlet kurarak
gerçekleşebileceğini öngörmüş olmalıdırlar. Türk adını tarihte resmi devlet adıyla kullanan
Gök-Türkler, Türk milletine isim verme şerefini kazanmışlardır.
Gök-Türklerin başarıları yalnızca askeri zaferlerle sınırlı kalmamıştır, aynı
zamanda kültürel ve diplomatik alanlarda da büyük ilerlemeler olmuştur. Çin, Bizans ve Pers
İmparatorluklarıyla kurulan diplomatik ilişkiler, Gök-Türklerin uluslararası mücadele
alanında tanınan ve saygı duyulan bir güç olmasını sağlamıştır. Komşu ülkelerle geliştirilen
ilişkiler, Türklerin farklı kültürlerle etkileşime geçmesini ve bu kültürlerden etkilenerek kendi
kültürel birikimlerini zenginleştirmelerine de olanak tanımıştır.
Biz bu yazımızda Doğu Göktürk Devleti'nin Kara Kağan zamanında yaşanılan
hadiselerinden ve özellikle Kür Şad ihtilalinden bahsedeceğiz.
1 Jean Paul Roux. Türklerin Tarihi Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl. Dergâh Yayınları. 2. Baskı
Mart 2024. Sayfa 87.
Doğu Gök-Türkler siyasi bakımından Çinlilerle çok sık bir araya gelirler.
Bozkurtların Ölümü adlı kitap Çuluk Kagan'ın eşi ve aynı zamanda Çin prensesi olan İçing
Katun tarafından zehirlendiği anlatısıyla başlar. Kitap tarihî bir gerçeklik üzerine kurulan
destansı bir hikâyedir. Çuluk Kağan ölünce kardeşi Kara Kağan Doğu Gök-Türk Devleti'nin
başına geçer ve İçing Katun'la evlenir. O çağlarda Türk töresine göre ölen ağabeyin karısıyla
kardeşi evleniyordu. Burada şunu da belirtmek gerekir ki İçing Katun bu evliliğin
gerçekleşebilmesi için Çulug Kağan'ı zehirlediğini gizlemiş olmalıdır. Romanda anlatılan
hikâyede İçing Katun'un devlet idaresine karışmasından Gök-Türk ordusunda bulunan
askerler rahatsızlık duymuşlardır. Halk da İçing Katun'u ve kardeşi Şen-king'i
sevmemektedir. Şen-king Çin Devleti'nde kendi hanedanı yıkılınca Gök-Türklere sığınmıştır,
bir gün Gök-Türklerin yardımıyla Çin'e karşı savaşmayı ve hanedanını yeniden Çin
yönetimine getirmeyi, Çin'e hükmetmeyi hedeflemektedir.
Romanda Türklerin yaşayışları, töreleri ve mücadelelerinden bahsedilmektedir.
İçing Katun'un devlet yönetiminde söz sahibi olması, gizliden yaptığı bazı
girişimler, Çin yanlısı politikaları, Türk soyluları ve Türk halkı arasında büyük bir
hoşnutsuzluk yaratmıştır. Doğu Gök-Türk Devleti Kara Kağan'ın hükmettiği yıllarda zorlu
zamanlar yaşamıştır. Ciddi anlamda yaşanılan açlık ve hayat koşullarının zorluğu insanların
kitleler hâlinde ölümüne yol açmaktadır. Romanda elbette sürekli açlıktan, hastalıktan
bahsedilmez. Bozkurtların Ölümü adlı kitapta Türk örf ve âdetlerini gösteren şölenler kurulur
ve yiğit Türkler bu şölenlerde türlü hünerlerini gösterirler. Mesela Işbara Han'ın güzel kızı
olan Almıla'ya gönül veren birçok Türk eri vardır ve hatta Almıla'yla evlenmek isteyenlerden
biri de Şen-king'tir. Almıla yiğit ve korkusuz bir kız olduğu için evleneceği eri kendi
seçeceğini söylemiştir. Almıla kendisiyle evlenerek mutlu olmayı isteyenlere şöyle bir şart
koşmuştur. At yarışı düzenlenecek ve bu yarış sırasında Almıla'nın kucağında tuttuğu oğlağı
alan kişi Almıla'yla evlenebilecektir. Almıla'yı isteyen erler yüz kişiden fazla olduğu hâlde
yarışma başlar. Almıla en önde at sürmektedir, birkaç er genç kıza yaklaşmayı başarıp
kucağında tuttuğu oğlağı almaya denediyse de Almıla'nın kamçısını eline yemiştir.
Almıla'nın gönlünde bir kişi vardır ve yarışı da Almıla'nın sevdiği Onbaşı Pars kazanır.
Roman içinde Türklerin yaşayış âdetleri böyle güzel öykülerle gösterilmektedir. Aile
büyüklerinin çocuklarının geleceğini yönlendirmede söz sahibi oldukları bilinen bir gerçektir
ama Almıla'nın öyküsüyle bir genç kızın da evleneceği kişiyi kendi seçebileceği örneği
verilmiştir. Diğer ilgi çekici öykülerden biri de Çinli evli bir kadınla ilişki kuran gencin
öyküsüdür. Bu gencin adı Onbaşı Karabudak'tır, o birçok savaşlara katılmış cesur bir
kahramandır ama Bozkır Yasası'na karşı gelmiş evli bir kadınla ilişki kurmuştur.
''Evli bir kadına tecavüzün cezası idamdı. Bir genç kıza tecavüzse, genç kız
evlenmeyi kabul etmezse gene aynı cezayla karşılık görürdü.'' 2
Romanda Çinli ve evli bir kadınla ilişki kuran Kara Budak da okla vurularak idam
edilmiştir.
Romanda Çin'e yapılan bazı seferler anlatılmaktadır fakat bu seferlerden elde
edilen ganimet Ötüken halkını doyurmamaktadır. Bir de Ötüken içinde neredeyse Türklerin
yarısı kadar bir nüfusa sahip olan Çinlilerin zenginliğinden bahsedilir. Çinlilerin ticaret
yaparak -ki çoğunlukla paradan ve ticaret işinden fazla anlamayan Türkleri aldatarak- çok
zenginleşmeleri Türk soylularını rahatsız etmektedir. Türkler açlıktan kırılırken Çinlilerin
zenginlikleri Gök-Türk halkının da dikkatini çekmektedir.
Bu hoşnutsuzluk zamanla giderek büyüyecektir Kara Kağan'ın zayıf yönetimi,
İçing Katun'un etkisiyle Çin yanlısı politikaları, halkın ve Türk soylularının arasında derin bir
memnuniyetsizlik doğurmuştur. Türk soyluları ve Gök-Türk halkı Şen-king ve İçing Katun
etkisindeki Gök-Türk yönetiminden kurtulmak ve özgürlüklerine yeniden kavuşmak için
çareler aramaya başlamıştır.
Kara Kağan'dan bir önceki kağan olan Çuluk Kağan'ın iki oğlu vardır. Kitapta bu
oğulların isimlerinden Yaşar Şad ve Şu Tegin olarak bahsedilmektedir. Yaşar Şad'a Tulu Han
ve Şu Tegin'e de Kür Şad denilmiştir. Burada hemen belirtmek gerekir ki Kür Şad ismini Şu
Tegin'e Hüseyin Nihal Atsız vermiştir. Tarihi kaynaklarda Kür Şad'ın ismi Chie-Shih-shuai
olarak geçmektedir.
Tulu Han devletin doğusundaki orduların yönetimini alıp Tulu Han Kağan unvanı
alarak diğer beylere karşı üstün hâle gelmiştir. Tulu Han ondan fazla Moğol boyuna
hükmetmeye başlar. Moğollar onun yönetiminden hoşlanmazlar çünkü Tulu Han ağır vergiler
almaktadır. Bu sırada Moğollar Çin ile ittifak kurarlar ve Sir Tarduşlar da Gök-Türklere isyan
ederler. Moğol boyları Çin hâkimiyetine girince Tulu Han'ın halkını oluşturan önemli bir
kısım kaybolmuş oluyordu. Tulu Han Gök-Türklere karşı isyan eden Sir Tarduşların da
isyanını bastıramaz. Ağır bir yenilgiye uğrayan Tulu Han kendisine bağlı halkın da
2 Türk Tarihinden Yapraklar. Yılmaz Öztuna. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları. Bilim ve
Kültür Eserleri. Baskı yılı 1992. Milli Eğitim Basımevi. Sayfa 296.
dağılmasına neden olur. Bundan sonra Kara Kağan'ın hükmettiği Gök-Türk Devleti tam bir
karışıklık içine girmiştir. Bozkurtların Ölümü adlı kitapta bir iç savaştan bahsedilmemektedir
ama Ahmet Taşağıl'ın Gök-Türkler adlı eserinde bir iç savaş yaşandığından bahsedilmektir.
Bu sırada Çin'de hükmeden T'ang hanedanı T'ai-tsung ülkesinde gözden düşen Tulu Han'a
Çin sarayına gelmeyi teklif etmiştir. 627 yılında Gök-Türk Devleti'nde kar yağmış ve büyük
bir kıtlık yaşanmıştır. 3
Hüseyin Nihal Atsız'ın da Bozkurtların Ölümü adlı kitabında yaz günü kar
yağışından ve gökte beliren üç aydan bahsedilmektedir. Gök-Türk halkı işte bu sebepler ve
yaşanılan kıtlık yüzünden Gök Tanrı'nın onlara kızdığını ve cezalandırdığını düşünmektedir.
Neticede halkın ve soyluların isteği üzerine Çin'e bir sefer daha düzenlenir. Bu seferde
Türklerin sayısı azdır, Tulu Han'dan da beklenen destek gelmemiştir. Kara Kağan'ın Çin
üzerine çıktığı sefer çok kanlı bir şekilde sonlanır ve Gök-Türk halkı Çin'e esir düşer.
630 yılında Gök-Türk tarihinin en karanlık yılları yaşanmaya başlar. Doğu
hakanlığı bizim yazımızda bahsi geçen Doğu Gök-Türk halkı Çin' e boyun eğmiştir. Batı
Gök-Türk devleti de aynı akıbete uğramıştır. Bundan sonra Batı Gök-Türk devleti başında
birçok kağan bulunsa da bunlar Çin'in baskısı altında kalmış olan kişilerdir. Gök-Türk tarihi
elli yıllık bir fetret dönemi yaşamıştır. Bu dönem Kutlug'un tarih sahnesine çıkışına kadar
fetret devri olarak adlandırılır. Kutlug ve Tonyokuk güçlerini birleştirerek yeni bir Gök-Türk
Devleti kurmayı başaracaktır.
Doğu Gök-Türklerin Çin'deki esareti dokuz yıl boyunca sürer. Bu esir olarak
yaşanılan yıllarda Türk halkı kendi kimliğini unutmamıştır, elbette bir gün bağımsızlıklarını
kazanacakları günü bekliyorlardı. Kür Şad, Kara Kağan'a sadık kalmıştır ve ağabeyi Tulu
Han'la birlik olarak entrika çevirmemiştir. Romanda Tulu Han'ın görev yerine giderken
hastalanarak öldüğü belirtilir. Kara Kağan da ölmüştür. Kür Şad işte bu dönemde otuz dokuz
arkadaşıyla birlikte bağımsızlık için bir ihtilal yapmayı planlar. Kendiyle birlikte kırk kişi olan
ihtilalcilerin planına göre Çin hükümdarı rehin alınacak ve Çin İmparatoru'ndan Türk
bağımsızlığını tanıması istenecektir. İmparator bazı akşamlar tebdili kıyafet ile sokaklarda
dolaşıyordu ve yanına muhafız da almıyordu. İşte böyle bir gecede İmparatoru rehin almak
isteyen kırk kişi buluştu. Fakat o akşam çok yağmur yağıyordu ve İmparator sarayından
dışarıya çıkmamıştı. Bunun üzerinde Kür Şad yaptıkları planın deşifre olabileceği ihtimalini
3 Gök-Türkler I-II-III. – Ahmet Taşağıl. Türk Tarihi Yayınları. 5. Baskı. Ankara. Sayfa 234-
236.
düşünerek Çin sarayına baskın vermeyi düşündü. Arkadaşlarıyla birlikte Çin sarayına
saldırdılar. Aslında Kür Şad ve arkadaşlarının bu yaptıkları bir çılgınlık olarak düşünülse de
Türk tarihi açısından gerçekten çok mühim bir hadise olduğu anlaşılmaktadır.
Erol Güngör Kür Şad ve arkadaşlarının yaptığı ihtilali şu şekilde ifade ediyor:
''Bu kırk yiğit Türk milletinin kalbinde sönmez bir istiklal ateşi yakmış oluyorlardı. Ondan
sonra bu ateşle yanan Türkler her fırsatta baş kaldırdılar. Birkaç defa başarısız ihtilal
teşebbüsünden sonra 682 yılında Kutluğ Şad etrafına topladığı Türklerle istiklâlini ilân etti
ve İlteriş Kutluğ Kağan adıyla Doğu Gök-Türk tahtına oturdu.'' 4
Hüseyin Nihal Atsız'ın Bozkurtların Ölümü adlı kitabında 5 İhtilal başlığı altında
anlatılan Kürşad ve arkadaşlarının hikâyesi kitabın en ilgi çekici kısmıdır. Kür Şad ve
arkadaşlarının ihtilal girişimi başarılı olmasa bile onlar çok daha büyük bir başarıya imza
atmışlardır ve Türk milletin kalbinde asla sönmeyecek bir ateşi yakmışlardır. O da kayıtsız
şartsız özgürlüktür; dilini, kültürünü, örfünü-âdetini unutmadan Türk Devleti'nin bir neferi
olarak yaşamaktır.
4 Tarihte Türkler. Erol Güngör. Yer-Su yayıncılık. I. Baskı. İstanbul. Sayfa 19.
5 Bozkurtların Ölümü. Hüseyin Nihal Atsız. Ötüken Neşriyat. İstanbul. I. Basım.
Kaynaklar:
1-Jean Paul Roux. Türklerin Tarihi Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl. Dergâh Yayınları. 2.
Baskı Mart 2024. Sayfa 87.
2-Türk Tarihinden Yapraklar. Yılmaz Öztuna. Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları. Bilim ve
Kültür Eserleri. Baskı yılı 1992. Milli Eğitim Basımevi. Sayfa 296.
3-Gök-Türkler I-II-III. – Ahmet Taşağıl. Türk Tarihi Yayınları. 5. Baskı. Ankara. Sayfa 234-
236
4-Tarihte Türkler. Erol Güngör. Yer-Su yayıncılık. I. Baskı. İstanbul. Sayfa 19.
5-Bozkurtların Ölümü. Hüseyin Nihal Atsız. Ötüken Neşriyat. İstanbul. I. Basım.