Değerli okurlar:
Her nesil kendi zamanının ruhunu taşır ve ona şekil verir. Bugünün gençleri de teknolojiyle yoğun bir ilişki içerisinde, hızlı değişen bir dünyada yol alıyorlar. Sosyal medya, dijital dünya ve bilgiye anında erişim imkanı, bu neslin algısını ve hayat anlayışını derinden etkiliyor. Peki, zamane gençliğini ne şekillendiriyor ve onlar hakkında hangi yanlış algılara sahibiz?
Geçmiş nesillerle karşılaştırıldığında bugünün gençleri, bilgiye daha hızlı ulaşan, daha sorgulayan ve bireyselliğe daha fazla değer veren bir yapıya sahip. Ancak bu bireysellik, bencil oldukları anlamına gelmez. Aksine, gençlerin çoğu duyarlı, toplumsal meselelere duyarlı ve farkındalığı yüksek bireyler olarak öne çıkıyor.
Teknolojiye Bağımlı Değil, Teknolojiyle Büyüyen Bir Nesil
İçinde bulunduğumuz dijital çağda, "zamane gençliği teknolojiye bağımlı" şeklinde yaygın bir algı var. Ancak onlar, teknolojiyi yalnızca bir tüketim aracı olarak kullanmıyor; aynı zamanda yeni fikirler geliştiriyor, iş dünyasına yön veriyor ve toplumsal hareketleri dijital platformlardan destekliyorlar. İşte bu yüzden teknoloji onlar için bir sınır değil, bir araç.
Anne ve Babaya Karşı Saygı Meselesi
Günümüzde ebeveynler ile gençler arasındaki saygı meselesi sıkça gündeme geliyor. Geçmişe kıyasla, gençlerin otoriteye daha az boyun eğdiği ve ebeveynleriyle daha fazla tartıştığı gözlemleniyor. Ancak bu durum, tamamen saygısızlık olarak yorumlanmamalıdır. Gençler, ebeveynleriyle açık iletişim kurmak ve kendi düşüncelerini ifade etmek istiyorlar.
Saygı, artık korku temelli bir boyun eğmeden çıkıp, anlayış ve sevgiyi temel alan bir ilişkiye dönüşmüştür. Anne babalar, gençleri yalnızca itaat eden bireyler olarak değil, özgür düşünen, sorgulayan bireyler olarak kabul etmelidir. Aynı zamanda gençler de, anne babanın deneyimlerinden, sevgisinden ve hayat bilgeliğinden faydalanmalı, bunu bir zenginlik olarak görmelidir. Gerçek saygı, iki tarafın da birbirini anlamaya çalışmasıyla kuvvetlenir.
Zenginlik İçinde Mutsuzluk: Zamane Gençliğinin Bunalımı
Günümüz gençleri, önceki nesillere kıyasla çok daha fazla imkana sahip olmalarına rağmen, mutluluğu bulmakta zorlanıyorlar. Teknoloji, eğitim fırsatları ve maddi imkanlar bakımından oldukça avantajlı bir konumda olsalar da, ruhsal olarak daha kırılgan ve huzursuzlar.
Bir yanda sosyal medyanın oluşturduğu sahte mutluluk tabloları, diğer yanda toplumun üzerlerine yüklediği başarı baskısı gençleri sürekli bir yarışın içine sokuyor. Kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olan bu durum, onları bunalıma sürüklüyor. Duygusal derinlikten çok yüzeysel hazlara yönelen bir kültürde büyümeleri, gerçek anlamda mutluluğu bulmalarını zorlaştırıyor.
Mutluluk, sahip olunan şeylerle değil, iç huzur ve manevi tatminle ilgilidir. Gençlerin, hayatın anlamını maddi başarılarla değil, insanî ve ruhsal değerlerle aramaları gerektiği hatırlatılmalıdır. Toplum olarak onlara yalnızca maddi imkanlar sunmak yerine, manevi destek vermek, anlam arayışlarına rehberlik etmek ve duygusal dayanıklılık kazandırmak büyük önem taşımaktadır.
Bugünün gençleri geleneklere tamamen sırt çevirmiş değil. Ancak onlar, sorgulamadan kabullenmek yerine, değerleri ve alışkanlıkları akıl süzgecinden geçirerek benimsemeyi tercih ediyorlar. Bu da bazen "asi" veya "saygısız" olarak yorumlanabiliyor. Oysa ki bu, sağlam bir kimlik oluşturma ve kendi yollarını bulma çabasının bir yansımasıdır.
Geleceğe Umutla Bakmalıyız
Zamane gençliğini eleştirirken onlara ne kadar güven duyduğumuzu da gözden geçirmeliyiz. Onlar, bizden farklı bir dünya görüşüne sahip olabilirler ama bu, yanlış oldukları anlamına gelmez. Aksine, bugünün gençleri, daha eşitlikçi, daha duyarlı ve daha farkındalıklı bireyler olarak geleceğin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyorlar.
Unutmayalım ki, her nesil bir öncekinden farklıdır ve bu farklılıklar gelişimin en doğal sonucudur. Onları anlamaya çalışmak, geleceğe daha umutla bakmamıza yardımcı olacaktır.
Sevgi ve saygılarımla...
Şerife Gündoğdu
HASRET GECELERİNDE...
Hüzünlerle dolarım hasret gecelerinde,
Karanlığın koynunda kalbim telaşla vurur,
Korkulu düşlerimin kalır pençelerinde,
Her yeri keskin bıçak sinemde bir ok durur, Karanlığın koynunda kalbim telaşla vurur.
Şu zaman tünelinde bitmiyor yokuşlarım,
Ömür mevsimlerinde tükenmiyor kışlarım, Gönlümden gözlerime çağlıyorken yaşlarım, Damarları çekilen göz pınarlarım kurur.
Karanlığın koynunda kalbim telaşla vurur.
Ömrümün yarısını geçirdim yâr'den ayrı,
Aklım başımda değil belli ki ser'den ayrı.
Bilmiyorum ne kaldı benden geriye gayrı,
Hüzün dolu gönlümde kalmadı hiçbir sürûr. Karanlığın koynunda kalbim telaşla vurur.
Bütün tabipler gelse derman olmaz yarama,
Çare olsalar bile dağlar girer arama. Ayrılığın acısı ölümden beter amma Gönlümdeki bu sevgi hep bana ümit verir.
Karanlığın koynunda kalbim telaşla vurur.
Şerife Gündoğdu