HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 05 KASIM 2025, ÇARŞAMBA



DEVLETİN SOĞUK YÜZÜ

05.11.2025 00:00
Merhaba değerli okurlar!

Aslında bugün Kasım ayı ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum.
Yaprakların vedâsını, her düşen yaprakta içimdeki suskunluğun büyüdüğünü, Kasım'ın ölümü değil arınmayı hatırlattığını, bir vedâ değil teslimiyet ve kabulleniş olduğunu, kısaca; rûhumun kendinle yanlız kalmaya hazır olup olmadığını yazacaktım. Ama sabah yaşadığım bir olay fikrimi değiştirdi.

Kitaplarımı isteyen bir kardeşime  kitaplarımı göndermek için postaneye gittim. Camlı kapıya yaklaştım ,ama görünürde kimseler yoktu. "Acaba açılmadı mı ?" Diye kapıyı yokladım açıldı. İçer girdim, ilerleyince bankoların arkasındaki memurları gördüm. Çay içiyorlardı. "Günaydın" dedim ama kendi kendime demiş oldum. Karşılık bulmadı selamım. 
- Kitap göndermek istiyorum hanfendi.
- ...........
Cevap yerine, camlı pencereden  bir kargo poşeti uzatıldı. Kitapları içine koydum ve daha önce  alıcı adresi ve telefon numarasını yazdığım kâğıdı uzattım;
- Ödemeli olacak . Daha önceleri kitap gönderimlerinde indirim uygulanıyordu şimdi neden yok? Dedim.
- ............
Hiç konuşmasa ,konuşma engelli olduğunu düşünecektim. Sabah sabah epeyce canım sıkıldı. Teşekkür edip çıktım.
Bu , ilk defa karşılaştığım bir olay değildi. Başıma bir çok kereler gelmişti. Bunun tersini yaşadığım da çok oldu. Düşündüm; "neden devlet memurlarıyla ,özel sektörde çalışan memurların davranışları birbirine bu kadar zıt ."( Görevini lâyıkıyla yapan devlet memurlarını tenzih ederim.)
İşin garibi aynı memur özel bir kurumda çalışsa asla bu şekilde davranış sergileyemez.

Aynı masa, aynı kalem, aynı insan. Fakat biri devlet dairesinde oturur, diğeri özel bir şirkette. Kalem aynı yazıyı yazsa da, mürekkebi farklı akar. Çünkü davranışın kaynağı, yalnızca insanın içinden değil, içinde bulunduğu düzenin ruhundan da süzülür.

Devlet memuru, çoğu zaman devletin kudretinin bir yansıması gibi hisseder kendini. Masasının ardında otururken, sırtında bin yıllık bir geleneğin gölgesi vardır. O gölge bazen vakar getirir, bazen mesafe. Çünkü devlet, duygu bakımından soğuktur. O soğukluk, zamanla memurun sesine, bakışına, hatta  bütün davranışlarına siner. 

Oysa özel sektördeki memur, "patron"un gölgesindedir. Onun vakarını değil, rekabetin nefesini hisseder ensesinde. Hata yaparsa, maaşı değil, yeri kayar. Bu yüzden davranışları genellikle hızlı, çözümcü, "müşteri memnuniyeti" merkezlidir. Korkunun değil, verimliliğin diliyle konuşur. Devlet memurunun cümlesi "Yönetmelikte öyle yazıyor" diye biterken, özeldekinin "Nasıl yardımcı olabilirim hanfendi (beyefendi)?" diye başlar.

Ama mesele sadece iş disiplini değil. Derinde, bir aidiyet farkı vardır. Devlet memuru kendini "devletin adamı" olarak görür; yaptığı iş, bir anlamda "millete hizmet"tir. Fakat bu hizmet bazen samimiyetten değil, görev bilincinden doğar. Oysa özeldeki memur, yaptığı işi "kendine hizmet"in bir parçası gibi görür; kariyerinin, emeğinin, emeğe dönüşen kimliğinin devamıdır.

Aslında fark, yalnızca kurumun adında değil, insanın içinde.
Birinde güven duygusu fazlasıyla oturmuş, diğerinde hep tedirginlik var.
Biri "nasıl olsa işim garanti" rehavetinde, diğeri "her an kapı dışarı edilirim" kaygısında.
Biri devlete yaslanmış, diğeri kazanca…
Ve belki de bu yüzden biri soğuk bir sabırla, diğeri sıcak bir telaşla çalışır.

Sonunda ikisi de aynı akşam eve döner, aynı yorgunluğu taşır. Biri bürokrasinin labirentinden, diğeri rekabetin çarkından geçerek.
O zaman sormak gerek;
"insanı insan yapan, görev yeri midir, yoksa görevdeki vicdanı mı?"

Oysa insanın varlığı, itaate değil, şuura dayanmalı.
Memurluk bir makam değil, bir emanettir.
Devlet, insana hizmet ettiği sürece anlamlıdır.
İnsan, devletin soğuk çarkına dönüştüğü sürece değil.

"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözü, duvarlarda değil, kalplerde yankılanmadıkça,
hiçbir kurum insanlaşmayacaktır.

Kafamda yüzlerce çözümsüz sorularla yürüdüm. Eve geldiğimde kendimi rahatlatmak için ,bu durumda herkes ne diyorsa ben de onu dedim: "Bu devran böyle gelmiş böyle gider."  Vicdânım " böyle gitmemeli" desede.

Sonuç olarak şöyle düşündüm:
" Makam insanı yüceltmez. İnsan makamı yüceltir."

Sevgiyle kalın.
 
Necibe ÇETİNKAYA / diğer yazıları
•DEVLETİN SOĞUK YÜZÜ 05 00:00:00.11.2025
•CUMHURİYET 28 00:00:00.10.2025
•BİRLİK ÜLKÜSÜ 20 00:00:00.10.2025
•TOPRAĞIN SIRLARI 11 00:00:00.10.2025
•TÜRKÇE' NİN BAYRAMI VE SESSİZ ÇIĞLIĞI 02 00:00:00.10.2025
•GÖNÜL TERAZİSİNİN IŞIĞINDA AHÎLİK  24 00:00:00.09.2025
•ZAMANIN NEFESİ, SİVRİHİSAR ULU CAMİİ 13 00:00:00.09.2025
•EYLÜL VE ŞİİRİN NEFESİ 05 00:00:00.09.2025
•RAHMETİN DOĞUM GECESİ 03 00:00:00.09.2025
•AĞUSTOSUN HİKÂYESİ 29 00:00:00.08.2025
•BİR MECLİS, BİN MAKAM 18 00:00:00.08.2025
•FETHİN KALBİNDE BİR GAZEL 10 00:00:00.08.2025
•BİRAZ NEFES ALMAK İSTİYORUM 01 00:00:00.08.2025
•ATEŞE SARILI CANLAR 26 00:00:00.07.2025
•NEFSİN TERİNDE PİŞMEK 23 00:00:00.07.2025
•BEŞ YILDIZLI ALTIN KAFESLER 17 00:00:00.07.2025
•KARANLIĞA KARŞI YAKILAN IŞIK ; 15 TEMMUZ 15 00:00:00.07.2025
•KALBİN SÜKÛNU AKLIN DERİNLİĞİ 10 00:00:00.07.2025
•4.VAGONDA VEFAYA YOLCULUK 01 00:00:00.07.2025
•ZAMANIN İÇİNDEN GEÇEN DUYGULAR 23 00:00:00.06.2025
•MÛCİZE  VE ÖDÜL 18 00:00:00.06.2025
•KARDEŞ ÜLKE AZERBAYCAN 12 00:00:00.06.2025
•KURBAN 07 00:00:00.06.2025
•YAZ GELDİ 01 00:00:00.06.2025
•KUTLU FETİH 29 00:00:00.05.2025
•KARADENİZ'İN İNCİSİ TRABZON 23 00:00:00.05.2025
•ŞEHR-İ AŞK İSTANBUL 12 00:00:00.05.2025
•EN GÜZEL İKİ HECE "ANNE" 11 00:00:00.05.2025
•NÂBÎ VE SAKIN TERK-İ EDEPTEN NAATINA TAHMİS 06 00:00:00.05.2025
•AHLÂKİ YOZLAŞMA 25 00:00:00.04.2025
•NÂBİ VE "GÖRMÜŞÜZ" GAZELİ 21 00:00:00.04.2025
•YAVRU VATAN KIBRIS' DA 12 00:00:00.04.2025
•BAYRAM SEVİNCİ 30 00:00:00.03.2025
•  NEVRUZ VE SEMENİ 24 00:00:00.03.2025
•ÂSIMIN NESLİ 18 00:00:00.03.2025
•AH ! KADINLAR 08 00:00:00.03.2025
•HOŞ GELDİN SULTAN'IM 02 00:00:00.03.2025
•SEVGİ GÜNÜ OLSUN MU? 13 00:00:00.02.2025
•MERHÂMET YÂ HÛ ! 02 00:00:00.02.2025
•HUZUR MU DEDİNİZ? 22 00:00:00.01.2025
•VARZAHAN YAYLASI 11 00:00:00.01.2025
•KIŞ VE KAR 02 00:00:00.12.2024
•BU GÜN 24 KASIM 24 00:00:00.11.2024
•ATAM 09 00:00:00.11.2024
•CUMHURİYET 01 00:00:00.11.2024
•GURBET 05 00:00:00.10.2024
•ÖZGÜR MÜYÜZ ? 02 00:00:00.09.2024
•AYASOFYA'M 26 00:00:00.07.2024
•AHÎLER VE BUGÜNKÜ ESNAFLAR 02 00:00:00.07.2024
•YOLLAR 13 00:00:00.06.2024
•ÇIKIP GELSEN 04 00:00:00.06.2024
•BİR BAYBURT MACERASI 31 00:00:00.05.2024
•İSTANBUL'UN FETHİ 29 00:00:00.05.2024
•KÖYE GİDELİM 22 00:00:00.05.2024
•ESKİYE ÖZLEM 16 00:00:00.05.2024
•TEŞEKKÜR EDİYORUM 13 00:00:00.05.2024
•SEN YUNUS OLAMAZSIN  12 00:00:00.05.2024
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--








logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr