İSRAİL VE BİZ

01.06.2024 00:00

Yeni bir yazıyla sizleri selamlıyorum sevgili dostlar.
Bugünkü yazımın konusu hakkında epeyce gelgitler yaşadım. Sonunda. bu konudan
başka bir yazıya elimin gitmeyeceğini anladım. Peki başlığa ne yazmalıydım? Ne yazarsam
yazayım içime sinmeyecekti. Ben de daha fazla düşünmeden yazıverdim. İsrail ve Biz…
Toplumun bir kesiminin artık görmezden gelmeye başladığını, bir kesimin
ilgilenmediğini, bir kesimin de bize ne? dediğini biliyorum. Herkesin fikrine saygı göstermek
mecburiyetinde olmasam da katlanmak durumundayım. Halâ bu kafada olanlara da
söyleyecek sözüm yok!...
Değerli dostlar, artık İsrail kelimenin tam anlamıyla gemi azıya almış durumdadır. Ne
hak, ne hukuk, ne ahlâk, ne vicdan… gibi insani değerlere ait hiçbir kavramı tanımadan, tabiri
caizse dere tepe düz gidiyorlar. Ve artık İsrail'i tanımlayacak bir kelime de yok! Ne derseniz
deyin eksik kalacaktır. Sizi bilmem de ben, bazen kendi kendime diyorum ki: Yok canım,
olmaz. Olsa olsa bu kâbustur. Bu kadarı da olamaz!... Olur, olur "bal" gibi olur!... Ve oluyor.
Gözümüz yaşarmadan, başımızı eğmeden haberleri dinliyoruz her gün. "Bu gün Filistin'de
ölenlerin sayısı şu kadar oldu, yaralılar bu kadar." Peh!... Vay anasına sayın seyirciler…
Bu lanetli mahlûklar o kadar vahşi ki, kadınları katlettiler, yetmedi. Çocukları katlettiler
yetmedi. Esirleri katlettiler, yetmedi. Hastaneleri vurdular, yetmedi. Çadırları vurdular, cayır
cayır yaktılar, yetmedi. Şuraya gidin diyor, orayı bombalıyorlar, buraya gidin diyor, orayı
bombalıyorlar. Bu alçakların çocukları bile merhametsiz. Yardım kolilerini parçalıyorlar…
Yukarıda saydığım kesimler hariç soruyorum. Artık iyice anladınız mı bu alçakların
Filistinlileri bu topraklardan çıkarmaya kararlı olduğunu? Ve anladınız mı sırada Türkiye'nin,
yani bizim olduğumuzu? İstersen anlama. Adamlar bunu "dini emir" kabul ediyorlar. Nil-Fırat
arası mevzuu…
Öyleyse ne yapalım?
Lafı dolandırmadan söylüyorum: Herkes görevini yapacak. İşini kasten iyi yapmayan
haindir!... Bu konuda kendi adıma o kadar rahatım ki, böyle konuşuyorum. Allah'a şükür okul
müdürlüğü zamanımda da, öğretmenlik yaptığım zamanda da elimden gelenin en iyisini
yapmaya çalıştım. Öğrencilerim de, velilerim de yöneticiler de buna şahittir. Onun içindir ki
en sert taşlamaları bile gönül rahatlığıyla yazdım ve yazmaya devam ediyorum. Emekli
olduktan sonra da kültürel çalışmalara ara vermeden devam ettim. Çocuklarımıza,
gençlerimize ve her kesime hitap edecek, onları çağın gereği bir donanıma sahip olmaları için
motive edecek eserler yazmaya devam ediyorum. Üç şiir kitabı dosyası, dört çocuk hikâyeleri
dosyası hazırdır. Allah sağlık verdiği müddetçe de yazmaya devam edeceğim. Kültür
Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın da böyle eserlere destek vereceğini umut ederek.
Ayrıca, mütevazi bahçemde de elimden geldiğince bir şeyler üretmenin gayreti içerisinde
olduğumu da belirteyim.
Şimdi dağınık gibi görünen yazımı toparlıyorum.
Beyler, zor oyunu bozar! İsrail'in hakkından güç gelir. Bu namussuzlar, ne durdan anlar ne
şundan, ne bundan. Bunun da yolu güçlü olmaktan geçer. Güçlü olmak için de çok
çalışmalıyız. Savunma sanayindeki ivme her alanda yakalanmalıdır. Herkes aklının bir
köşesine yazsın. Bu coğrafyada yaşamaya devam edeceksek çok güçlü olmalıyız. Hem de
çoook! Yol yakınken, elimiz ayağımız serbest iken davranmanın, geceyi gündüze katmanın
tam zamanı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya ve Japonya'nın çalışmalarını şimdi biz
tekrar etmeliyiz. İş işten geçmeden. Bu işin şakası yok… Bizim de gidecek yerimizin
olmadığı gibi…
Yukarıdaki ifademi tekrar ediyorum. İsterseniz bana kızın. İşini kasten iyi yapmayan
haindir!...
Bir ayet mealiyle bitirelim. "Yaptığınız işi güzel yapın. Allah işini güzel yapanları
sever."
Selâm ve dua ile. Allah'a emanet olunuz…