HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

ADALET EĞRİLİRSE KIYAMET KOPAR

02.10.2024 00:00
Adalet; her şeyi layık olduğu yerine koymak demektir. Zulmün zıddıdır ve yüce dinimize göre adaletsizlik en büyük zulümdür.  Adalet kendilerine Allah tarafından nimet verilmiş olan nebilerin, sıdıkların, salihlerin ve şehidlerin gittiği yoldur. Sırat­ı müstakimdir. Adalet;  âlemin nizamı ve ahengi, yerin ve göğün direğidir.  Hak sahiplerinin haklarının korunması ve bütün insanların kanun karşısında eşit olmaları ancak adalet ile temin edilebilir.
Allah katındaki salih amellerin en önemlilerinden birisi de adalettir. Adalet, Cenâbı Hakk'ın insanlığa bahşettiği nimetlerin en büyüklerindendir. Sevgili Peygamberimiz (sav) "Bir saat adalet, yetmiş sene nafile ibadetten hayırlıdır" (el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 58, 1721) buyurmuşlardır. Aynı zamanda Allah'ın en güzel isimleri/Esmâül Hüsnâ'dan birisi olan adl kelimesi Kur'an-ı kerim'de 28 ayette geçer; aynı kökten gelme kelimeler ise 25 ayette geçmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de "Andolsun ki; Biz, peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik; ve insanların adaleti ayakta tutmaları için beraberlerinde kitabı ve mizanı (adalet ve ölçüyü de) indirdik..." (Hadid 57/ 25) buyrulur.
Bu ayete göre Cenâbı Hakk tarafından gönderilmiş olan bütün peygamberlerin, semavi din ve kitapların hedefi yeryüzünde adaleti ve düzeni tesis etmektir.
Cenâb-ı Hakk, bizden düşmanlarımıza karşı bile adil olmamızı ister. "Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletten ayırmasın."(Maide/8) "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl.16,90)
Eski Türklere göre Adalet eğrilirse kıyamet kopar, insanlık adaletten ibarettir. (Kutadgu Bilik.808. beyit,865. beyit)
Eski Türkler adına töre denen ve herkesin uymakla yükümlü olduğu esaslara göre yaşardı. Eski Türk devletlerinde adliye, törenin, kanunların uygulanması ve adli teşkilat konusunda elde mevcut olan bilgiler çok azdır. Bu konuyla ilgili olarak Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu şöyle demektedir:
"Törenin hususi ve cezai hükümleri, eski Türklerde yargı usul ve şekilleri hakkında bilgimiz pek azdır. Yabancı kaynaklarda rastlanan dağınık haberlere göre, suçlar oldukça şiddetli cezalandırılmakta idi; adam öldürmenin cezası idamdı, soygun, hırsızlık ve hayvan kaçırma kesin surette yasaktı. Ele geçirilen soyguncu, suçüstü yakalanan hırsız öldürülür, malları müsadere edilir, ailesi efradının hürriyetleri kısıtlanırdı. Barış zamanında başkasına kılıç çekmenin cezası da ölümdü. Irza tecavüz en ağır suçlardan sayılırdı. Hafif suçlular on günü aşmamak suretiyle hapsedilirdi.  Eski Türk devletlerinde ceza işlerinin kesin hükümlere bağlanması, yani suçun devletçe takibata uğraması, toplulukta "kan gütme" geleneğinin yerleşmesine yer bırakmıyordu.
Adli teşkilatın biri hükümdarın başkanlığında yüksek devlet mahkemesi, öteki de "yargucı" lar ve maiyetinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Attila kendisine suikast hazırlayan suçlulardan Bigilas'ı bir heyet önünde sorguya çekmişti. Gök-Türk "aygucı" sı meşhur Tonyukuk, Kapağan kağan tarafından bu mevkiden uzaklaştırıldığı yıllarda (705-716) yüksek devlet mahkemesi üyeliği yapmıştı. İslam kaynaklarının belirttiğine göre, Hazar hakanlığı başkentinde 7 baş yargucı vardı. Bunlar ikişer ikişer Müslümanların ve Hıristiyanların ve Musevilerin, biri de İslavların ve diğerlerinin davalarına bakardı. Yukarıda kuvvetli hukuki cephesini belirttiğimiz eski Türk siyasi teşekkülünde herhalde bilemediğimiz teferruatlı bir adliye teşkilatı mevcut bulunuyordu." (İ. Kafesoğlu TDEK: 205 )
Töre ve yasalar önünde herkes eşitti. Türk töresinin değişmez temel prensiplerinden birisi de "könilik" yani adaletti.  Kutadgu Bilig'den öğrendiğimize göre: "Köni eğri bolsa kıyamet kopar-Adalet eğrilirse kıyamet kopardı." (K.B.808. b. ) "Beylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan töreyi adaletle tatbik etmektir." (456. b.) Türk devletinde adalet mülkün-devletin temelidir. Çünkü cihana huzur ve barış getirmekle yükümlü olan Türk devletleri adalet-könilik temeli üzerine kurulur, beyliğin esası adalet yoludur. (821. b.) Çok ince olan bu adalet yolunda yürümek istersen, ey temiz kalpli (kılkı silig = temiz tabiatlı) insan önce yediğinin helal olmasına dikkat et.( 4407. b.) Töre güneşi ancak adaletle mukimdir; parlaklığını adaletten alır (2789. b.) Yüce Allah'ın verdiği 'Kut'a yükselmek ve sahip olmak içinde insana könilik-adalet lazımdır. Yani Allah adil olanlara kut verir. Bu nokta da insanlık adaletten ibarettir. (865. b.)
Kutadgu Bilig'de irfanı temsil eden Odgurmuş, töreyi temsil eden hükümdar Kündogdı'ya şöyle seslenir: "Tanrı seni adalet için bu mevkie getirdi; haydi adil ol, adalet içinde yaşa." (K.B.5195. b.) Töreyi temsil eden Kündogdı şöyle devem eder:
"Düz (eşit- adil) olan bir şeyin her tarafı iyidir; her iyinin dikkat edersen, tavır ve hareketi düzgündür." (805.b.) "Hangi şey yana yatarsa, eğri olur; her eğrilikte bir kötülüğün tohumu vardır."(806. b.) "Düz olan yana yatarsa, durmaz düşer; hangi şey doğru ise, düşmez yerinde durur." (807. b.) "Bak benim tabiatımda yana yatmaz, doğrudur; eğer doğru eğrilirse,  kıyamet kopar." (808. b.) "Ben işleri doğruluk ile hallederim; insanları bey veya kul olarak, ayırmam." (809. b.) "Ey becerikli insan, elimdeki bu bıçak biçen ve kesen bir alettir." (810. b.) "Ben işleri bıçak gibi keser, atarım; hak arayan kimsenin işini uzatmam.(yani adaleti geciktirmem.) (811. b) "Şekere gelince, o zulme uğrayarak, benim kapıma gelen ve adaleti bende bulan insan içindir." (812. b.) "O insan benden şeker gibi tatlı-tatlı ayrılır; sevinir ve yüzü güler." (813. b.) "Zehir gibi acı olan bu Hint otunu ise; zorbalar ve doğruluktan kaçan kimseler içer " (814. b.) "Bunlar kavga edip, bana gelirler ve ben hüküm verince, bakarsın, acı Hint ilacı içmiş gibi, yüzlerini ekşitirler." (815. b.) "Benim bu sertliğim, kaşlarımın bu çatıklığı ve bu asık suratım bana gelen zalimler içindir." (816. b.) Töreyi temsil eden hükümdar Kündogdı devam eder:
"İster oğlum, ister yakınım veya hısımım olsun; ister yolcu, geçici, ister misafir olsun; kanun karşısında benim için bunların hepsi birdir; hüküm verirken, hiç biri beni farklı bulmaz." (817. 818. b.)
Yine Türk töresine göre "Töre konuşunca hakan susar; Zor kapıdan girerse töre bacadan çıkar." Adalet mülkün-devletin temelidir, adalet kendini dahi kayırmamaktır. Adalet zamanında sağlanmalıdır. Geciken adâlet adâlet değildir.
Demek ki eski Türk ili ve toplumunda tam bir adalet anlayışı vardı. Yasalar karşısında hakan olsun halk olsun, Türk olsun olmasın herkes eşitti. Atalarımızın islamla şereflenmesinden sonra da devletin temelinin adalet olduğu anlayışı toplumsal hayatımıza iyice yerleşmiş ve bu düşünce "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR" sözleriyle ifade edilmiştir.
Adalet toplumun huzuruna ve gelişmesine vesiledir. Yüce Allah, adaletle yaşayan devlet ve milletlere, hak dini üzere olmasalar bile, yardım eder, onları payidar eder. Ünlü Selçuklu veziri Nizamül Mülk Siyasetnamesinde" Bir melik (devlet başkanı) inkâr ve küfürle ayakta kalır, fakat adaletsizlikle ayakta kalamaz" demiştir.
Unutmayalım ki tarih nice millet ve medeniyetlerin parasızlık, topsuzluk, tüfeksizlik yüzünden değil adaletsizlik yüzünden yok olduğuna şahittir.

 
Muharrem GÜNAY / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--











logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr