HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 02 ARALIK 2024, PAZARTESİ

VE ÜÇÜNCÜ KILIÇ

01.12.2024 00:00
Bozkırların, yaz günleri olsa da, çehresi sert, soğuğu keskindi. Bozkır, Ağustos ayında

dahi geceleri Ayaz kesiyordu. Türlü zorluklara karşın, Türkler bozkırın ortasında verdikleri bu

büyük savunma savaşından başarıyla çıkmasını başarmışlardı. Düşmanı menzilinden

uzaklaştırdıktan sonra, o sert Bozkır coğrafyasında bir yenilgiye ardından da uygun bir çekiliş

çizgisine kadar itmişlerdi. Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Paşa(Gündüz), Türk ulusunun

girdiği bu büyük özverili savaşımı yeni bir Ergenekon olarak nitelemekteydi.(Asım Gündüz,

Hatıralarım, İstanbul, 1973, sayfa 55- 56). Ergenekon'da nasıl ki dağlar arasında sıkışmış

kalmış bir ulusu; bir kurt, rehberlik ederek aydınlığa çıkarmışsa; bu savaşlarda da Mustafa

Kemal Paşa, ulusuna önderlik ederek, onu tutsaklıktan kurtarmıştı. Sanki Türk ulusunun ortak

belleğindeki bir tarihsel mitoloji bu büyük savaşla gerçekleşiyor gibiydi. Bu cumhuriyetin

erken dönemlerinde, pek çok yazarın, ozan'ın diline ve bestelerine yansımış bir benzetmeydi.

Pek çok yazar ve ozan, Mustafa Kemal Paşa'yı ulusunu aydınlığa çıkaran bir Bozkurt'a

benzetiyordu. Kuşadası'nı İtalyan işgaline karşı savunan ulusal kahramanlardan birisi olan

Mahmut Esat Bey Ankara döneminin Adalet bakanlarındandı. O Sakarya Savaşı günlerine

ilişkin yazdığı bir yazısında şunları diyordu: "Türk ordusu, düşman baskınlarıyla Altıntaş

önlerinden Sakaryalara kadar çekildi. Yine birçok belde, düşman istilası altında kaldı. Top

sesleri, Ankara'da meclis binasını sarsıyordu. Ben oradaydım. Azmin, sağduyu'nun

yüksekliğini düşününüz ki bu ulusal zorluklar içinde meclis önünde bando durmadan çalıyor.

"Doğacaktır sana vaat ettiği günler hakkın/ Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın".

Bando tınılarını gittikçe yükseltiyor sanki bunları Tanrı'ya ulaştırmak istiyordu. Bandoların

Hüzün verici nağmelerine karışan iniltiler, top sesleri, sanki ikinci Ergenekon çıkışımızın

bestesi oluyor".

Mahmut Esat Bey, milletvekili kimi arkadaşlarıyla Sakarya'da cephede savaşan

askerleri görmeye de gitti. Sakarya'da bir Aralık çevresine Ali Naili Paşa'ya bağlı birliklerden

birisi meraklı gözlerle sardı. Erlerinin birçoğu baş açık, yalın ayaktı. Pantolonları lime lime

idi. Ceketleri yoktu. Üzerlerindeki silah ve cephane, bellerinden göğüslerine kadar, onlara

elbise görevini görüyordu. Bunlarla hem bağımsızlığı koruyorlar hem de ısınıyorlardı.

Arkadaşları Mahmut Esat Bey'den askerleri cesaretlendirecek bir iki söz söylemesini istediler.

O, bir taş parçası üzerine çıkarak, askerlere karşı onları heyecana getirecek sözler söylemeye

çalışıyordu; ancak askerin bu perişan görüntüsünden o denli etkilenmişti ki; üzerine çıktığı

taştan inerken üzüntüsünden sendeliyordu (43) (Mahmut Esat Bozkurt, Türk İhtilalinde

Vatan müdafaası, kaynak Yayınları, sayfa 133)
Prof.Dr. Hilmi ÖZDEN / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--











logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr