Bu ay için yazacağım yazımı malum yaz aylarına girdiğimiz ve iklim şartlarının
ağır geçeceği sebebiyle yaz ayları ve araç kullanımı üzerine yazacak idim. Ancak hafta
sonu pazar günü üniversiteme çalışmak için gelmiştim. Üniversitemizde final sınavlarını
yaptığımız için biraz kağıt okuma, biraz kendi akademik çalışmalarımız için tatil günleri
okula gitmek biz akademisyenler için oldukça gerekli ve faydalı bir faaliyet.
Bu hafta sonu bu çalışmaları yapmak amacı ile üniversiteye girdiğimde,
Üniversitemizde hafta sonu sınav etkinliği olduğunu gördüm. Üniversitemizde bir park
sorunu olduğu kesinlikle doğrudur. Ancak hafta sonları sınavlar için yol üzeri parklar ile
birlikte yeterli olabilir.
Ancak mesele saygı meselesidir. Bizim insanımız birbirine saygılı olma değerini
yitirdi. Anne, baba ve yakınları sınavlara girecek çocukları veya yakınlarını bina önünde
bırakır. Sonra uygun bir yere arabasını çeker. Sınavın bitmesini bekler. Ancak sınava
giren öğrenci yakınları sınav binansının tam yanında durmak istemektedir. Bu durumda
büyük bir parklanma sıkıntısı oluşmaktadır. Dört şeritlik geliş ve gidiş yolunda ikinci sıra
park edilmektedir. Park eden araçların çok yakınına park edildiğinden dolayı insanlar
araçlarına binme ve inme sorunları yaşamaktadır. İnsanlar araçlarını olduğu gibi, gelişi
güzel bırakıp gitmektedir. 3-4 saat boyunca araçlarının yanına gelmemekte ve hatta
camlarında iletişim bilgilerini bile koymamaktadırlar.
Cadde üzerinde ilerleyemeyen sürücüler birbirlerini ikaz etmek için uzun süreli
korna çalmaktadırlar. Sınavda olan yakınlarını bile düşünmemektedirler. Önemli olan
kendilerinin rahatlığıdır. Araçlarının rahatlığıdır. Onların yanlış park etmelerinden dolayı
diğer insanların çektiği sıkıntıların hiçbir önemi yoktur. Bu kadar bencil duruma geldik.
Aslında kaybeden kendileridir. Trafikte parklanma fazlalaştıkça, araçların ilerlemesi
zorlaşacaktır. Birçok gecikmeler yaşanacaktır.
Bu durum sadece üniversitemizde değil, kent içlerinde de yaşanmaktadır. Trafik
ışıkları ve uyarı levhalarına 15 m mesafe kala hiçbir şekilde duraklama ve park
yapılmaz. Ancak insanlarımız bırakın 15 m' yi tam tarfik ışıklarının tam üzerine park
etmektedirler. Yayaların geçişinin zorlanması onlar için önemli değildir. Trafikte bir
şeridin tamamen kapanmasının onlar için önemi yoktur. 10 dk lık duraklama ve park için
geçen sürede çok büyük bir miktarda zaman ve yakıt kaybı olmaktadır.
Kent içlerinde özellikle merkezi alanlara yakın yerlerde ikinci şerit park
yapıldığında diğer araçların çıkışına engel olunmaktadır. Çok acil park yerinde çıkması
gereken sürücüler, ikinci şerit park eden araç sürücüleri ile sorunlar yaşamaktadırlar.
HAksız durumda olanların, problemleri oluşturaların her zaman kullandıkları bir cevap
vardır. "NE olmuş ki, 10 dk için durdum. İşim çok kısa idi. Kusura kamayın". Kusura
bakılıyor işte. Sen suçu olmayan insanların hakkını yedin. Onların zamanını çaldın.
Onların maddi yakıtlarından çaldın. Bu senin üzerinde bir borçtur. Daha açıkçası sen
saygısızlık yaptın. Saygısızlık trafikte insanların diğer insanlar üzerindeki en büyük
hakkıdır.
Her zaman toplantılarda veya derslerimde öğrencilerime de söylerim. Diyorlar ki
patlıcan bozuldu, domates bozuldu. Allah' ın yarattığı hi bir şey bozuk değildir. Onu
bozarsa insanoğlu bozar. İşte bizler bozulduk. Hormanları o patlıcan ve domateslere
verdik. Onları biz bozduk. Herşeyde bozulduk, trafikte bozulduk, birbirimize saygıda
bozulduk.
İşte önemli olan olay budur. Eğer trafikte saygı yoksa, zaten sorunları
halledemeyiz. Ben önce geçeceğimlerle aslında daha fazla süze ve yakıt kaybederiz.
Ben önce park edeceğimlerle araçlarımız daha fazla zarar görür. Oysa saygı olsa aynı
araç yerinden daha fazla kişi faydalanabilecektir. Saygı ve sabır olsa, biraz beklemeyi
öğrenip diğer insanlara öncelik vermeyi öğrensek ortada hiç bir problem kalmayacaktır.
Trafikte saygının yüksek seviyede olduğu günler yaşamamız dileğiyle…
Hatamız oldu ise affola…
Saygılarımla,
Prof. Dr. Murat KARACASU
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı
muratk@ogu.edu.tr
