Müslüman hangi zamanda, hangi zeminde olursa olsun dilinden inci tanesi gibi yararlı sözler dökmedikçe, elinde gönüllere gonca güller taşımadıkça insanlık barışa aç, hoş görüye susuz kalmaya mahkûm. Müslüman başkasının bağını taşlamak için kucağına taş toplamak yerine kendi bahçesini rengârenk güllerle donatmadıkça insanlığın birbirine güveni, merhameti, adaleti, hoş görüsü ilanihaye heveslerde kalır. Müslüman hakikati görür. Gördüğünü gördüğü gibi söyler. Sözünden dönmez. Vadine hıyanet etmez! Düşmanı bile olsa aldatmaz! Sözü doğru, işi düzgün, davranışı doğru olur. Müslüman attığı her adımla, söylediği her sözle "rol-model insan" olmak zorunda…
Müslüman bulunduğu her ortama güven ve huzur verir, vermeye de mecbur. Müslüman haset, fesat olamaz. İşinde dürüst, sözünde doğru olmak Müslümana farz-ı ayındır. Hasetlik, fesatlık, hile, haksızlık haramdır. Müslüman'ın mazlum, mahzun üzerinde güç gösterisi yapmaya hakkı yoktur. Müslüman mazlumun, mahzunun, mağdurun elinden tutmaya, yardıma mükelleftir. Müslüman'ın başkasının malına, canına, ırzına, aklına zarar vermek haddi de, hakkı da değildir. Müslümanın görevi Kur'an'da Allah'ın buyurduğu ahlâkla ahlaklanmaktır. Müslüman ona, buna hakaret etmez. Müslüman onun, bunun onuruna, izzetine, iffetine, şerefine saldırmaz. Müslüman fırsatı gani bilerek gün bugündür deyip başkasını haklarından mahrum bırakmaz. Müslüman hakkı olmayana çökmez. Mazlumu, masumu, mahzunu ezip geçmez.
Müslümanın başkasına zulüm yapmak gibi Allah indinde yetkisi yoktur. Hiç kimse İslam adına durumdan vazife çıkararak başkasına haksızlık yapamaz. Müslüman bir yerlerden bir şeyler söküp atacaksa öncelikle kendi gönül dünyasındaki hasetliği, fesatlığı, yalananı, hileyi, iftirayı, kini söküp atmalı. Bu tür melanetlikleri gönül dünyasından sürüp çıkardıktan sonra o dünyayı adaletle, merhametle, izanla, irfanla, ilimle, bilimle donatmalı ki, Müslümanın gönül dünyasındaki güzellikleri görenler ondan ibret almalı. Başkaları Müslümanın pozitif hareketlerinden, yapıcı sözlerinden ders çıkarmalı ki, gönül dünyası imarında insanlığa örnek olabilsin. Toplumlarda toplumsal huzuru, güveni sağlayan Ömerler, Aliler olabileceği gibi fitne çıkarmak için uğraşan Nemrut, Firavun gibi fesat timsalleri de olabilir.
Müslümanın görevi fitne ateşini söndürmek, bozgunculuğu ortadan kaldırmaktır. Müslümanın ilahi vazifeleri olduğu kadar, insani görevleri de var. Müslüman, hayatın gerçekleriyle yüzleşmeli. Hakikati doğru anlamalı ki, doğru yaşayabilsin. Müslüman her ne şartta bulunursa bulunsun İslam'ı yaşamak ve yaşatmakla sorumlu. Müslüman, münafıklık haliyle hâllenemez… Müslüman, gayri Müslim tavrı ile tavır koyamaz. Müslüman, kendi gibi davranır. Müslüman, her koşulda kime karşı olursa olsun adil ve merhametli davranmak zorunda.
Günün birinde Hz. İbrahim'e biri misafir olur. Misafirin Allah'a inancının olmadığını öğrenen İbrahim, yiyecek vermeyeceğini söyler ve onu kapı dışarı eder. Allah, İbrahim'e: "Ya İbrahim, sen o misafiri nasıl kapı dışarı edersin. O misafir senin izzeti ikramına muhtaçtı. Muhtacın elinden nasıl tutmazsın? Derhal onu bul getir. Karnını doyur. Ben, bana inancı olmadığı halde yetmiş yıldır onun dünyalık ihtiyaçlarını karşılarken sen, onu nasıl dışlarsın?" buyurduğunda Hz. İbrahim bin pişman olur. Gidip o ihtiyarı bulur ve evine getirir. Onu sahiplenir.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!



