HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 15 OCAK 2025, ÇARŞAMBA

YOLLARMI KESİŞTİ BİZMİ YANLIŞ YOLA GİRDİK.

02.06.2024 00:00
2024 yılının tamda ortasına geldik Cahit Sıtkı Tarancı'nın!  dediği gibi "Dante gibi ortasındayız yılın" Baharla yaz karışımı bir dönem. İşte böyle karışık  bir dönemde bu yazımıda bir kaç başlıkla bir nevi potpori yapayım dedim. 
Bu nedenle de Bazı Afrika kabilelerindeki gelenek olan Doğumla birlikte söylenen ve uyum sağlanan şarkı ölümüne kadar eşlik eder.
İşte onun içindir ki "HERKESİN BİR ŞARKISI OLMALI" sözü olgu haline dönüşen hikaye 

Bazı Afrika kabilelerinde bir kadın hamile olduğunu anladığı zaman, birkaç arkadaşı ile birlikte yabani çayırlara gider ve orada çocuğun şarkısını duyana kadar dua ederler ve meditasyon yaparlar. Onlar her ruhun, biricik amacını ifade eden kendi titreşimi olduğunun farkındadırlar. Kadın şarkıya uyumlandığı zaman, hep b...irlikte onu yüksek sesle söylerler. Sonra kabileye dönerler ve o şarkıyı herkese öğretirler. Çocuk doğduğu zaman, cemiyet toplanır ve çocuğun şarkısını ona söyler. Daha sonra, çocuk eğitime başladığı zaman, köylüler toplanır ve çocuğun şarkısını söylerler. Çocuk yetişkinliğe geçerken, insanlar tekrar bir araya gelir ve şarkıyı söyler. Evlilik zamanında, kişi kendi şarkısını dinler. Son olarak, ruh bu dünyadan göç ederken, aynı doğduğu zaman yaptıkları gibi, ailesi ve arkadaşları o kişinin yatağının etrafında toplanır, öbür hayata geçerken kişiye şarkısını söylerler.

Afrika kabilelerinde, köylülerin çocuğa şarkısını söyledikleri bir başka durum vardır. Eğer, hayatı boyunca herhangi bir zamanda kişi bir suç işlerse ya da anormal bir sosyal davranışta bulunursa, o birey köyün merkezine çağırılır ve cemiyetteki insanlar onun etrafında bir halka oluşturur. Sonra onun şarkısını ona söylerler. Kabile, antisosyal davranışın düzeltilmesinin ceza ile yapılmaması gerektiğini bilir, şarkıyı söylemek kimliğin hatırlatılması ve sevgidir.

Siz kendi şarkınızı tanıdığınız zaman, bir başkasını incitecek herhangi bir şey yapma isteği veya gereksinimi duymazsınız. Bir dost, sizin şarkınızı bilen ve siz şarkınızı unuttuğunuzda onu size söyleyen kişidir. Sizi sevenler, sizin yaptığınız hatalarla veya kendinizle ilgili tuttuğunuz karanlık imajlarla yanılgıya düşmez. Siz kendinizi çirkin hissettiğinizde sizin güzelliğinizi ; kalbiniz kırıldığında sizin bütünlüğünüzü ; suçlu hissettiğinizde size masumiyetinizi ve zihniniz karıştığında size amacınızı hatırlatırlar. Hayatın önemli geçiş noktalarında size şarkınızı söyleyen bir Afrika kabilesinde büyümemiş olabilirsiniz, ama hayat her zaman size kendinizle uyum içinde olduğunuzda ve olmadığınızda bunu hatırlatır. İyi hissettiğiniz zaman, yaptığınız şey şarkınızla uyumludur ve berbat hissettiğiniz zaman uyumlu değildir.
Sonunda, hepimiz kendi şarkımızı tanıyacağız ve onu iyi söyleyeceğiz. Şu anda biraz kötü hissediyor olabilirsiniz, ama hepimiz büyük şarkıcılarız. Sadece şarkı söylemeyi sürdürün ve yuvanın yolunu bulacaksınız... 

YÜREĞİMİZDE BÜYÜTTÜKLERİMİZ.

Evet günümüzde çokca karşılaşılan trajik bir konu. 
Bakın minicik yavrularımızın kocaman yüreklerine onlar alkışı ve her türlü takdiri hak ediyorlar.

Okulda birinci sınıf ögrencileri, bir aile fotoğrafı üzerinde tartışıyorlardı. Fotoğraftaki küçük çocuğun saç rengi ailenin öteki bireylerinin saç renginden değişikti... Öğrencilerden biri o erkek çocuğunun belki de evlat edinilmiş olabileceğini söyledi. Onun bu sözünü duyan başka bir küçük kız ögrenci, birden sesini yükseltti;
- Ben evlat edinme konusunda her şeyi bilirim, çünkü bende evlatlıgım!...
 Arkadaşı sordu;
 - Madem biliyorsun, bize de anlatsana... Evlat edinilmek ne demektir...?
 Küçük kız öğrenci kendinden emin bir biçimde bilgisini özetledi;
- Annenin karnında değil, yüreğinde büyümüşsün demektir...


SİVAS CEZAEVİ

Sivas cezaevi müdürünü çok severdim. Anılarını çok dinlemişimdir: Ko­ğuşta tek idamlık, Aziz'di. Müdür "infaz emri"nin gelmek üzere olduğunu hesaplamıştı. "Çare"ye başvurulacaktı. Mahkûmların yatma saati idi. Yatak açıyor, soyunuyor, tiryakiler son sigaralarını içerken, tek tük konuşuyorlardı. Birden içeriye gardiyanlar girdi.

Başgardiyan:
-Eller başa, herkes yatağının başına,dedi. Arama , tarama sessizce, olaysız geçiyordu. Aziz'in yatağının yanında bir gardiyan sağı solu saçıp çekiştiriyordu. Birden bir sustalı çakı yere kayıverdi.

Başgardiyan :
-Aziz, biz de seni uslandılar arasına koymuştuk. Yazıklar olsun, yürü hücreye, diye çıkıştı. Aziz şaşkın, üzgün :
-Vallahi, benim değil, diyebildi.

Sonra hırsla dudaklarını ısırdı. Koğuştakilere :
-Kim etti bunu? diye sordu. Başgardiyan kolundan çekti Aziz'i. Koğuşun kapısından çıkmadan önce, kağıt oynarlarken birkaç kez aralarında tatsızlık geçen Veysel'in önün­de durdu:
-Vicdanı kırık, sen ettin. Anam, avradım olsun, diye başlayarak Veysel'in yakasına sarıldı.

Gardiyanlar omuzlarına yapışıp Aziz'i ayırdılar. Vey­sel :
-Ulan amma da acemisin be. Anlamadın mı? İdamlıkları hücreye böyle alırlar!

Aziz durakladı. Bir şey diyemedi. Yürüdü.

Gardiyanlar gidince, Veysel'i koğuştakiler bir hayli hırpaladılar. Neye yarar. Veysel oyunu bozmuştu.

Hücrenin önünden geçenler Aziz'in içerde bazen ağladığını, bazen bil­diği duaları yüksek sesle okuduğunu, yalvardığını, bazen da işi kendisinin yapmadığını, haykırdığını duyarlardı.

Neden sonra beklenmedik bir olay oldu. Tel gelmişti. Müdür, nöbetçi gardiyana hemen Aziz'i getirmesini emretti. Aziz asılacağını anlamıştı. Onu sürüklercesine iki gardiyan, güçlükle getirebildiler müdürün odasına.

Yüzü sararmıştı. Müdür:
-Aziz, oğlum, tel geldi, okuyayım, dedi, fakat okuyamadı. Aziz durduğu yerde garip bir titremeye tutulmuştu. Konuşamıyordu. Yüzü değişti. Ağzı çarpıldı. Sağ tarafı çöktü: Felç.

Halbuki Aziz'in mahkûmiyeti bozulmuştu, suçsuz olduğu anlaşılmıştı. Yargıtay'dan gelen "tahliye teli" idi.

Köye haber salındı. Yakınları geldiler, cipe bindirip götürdüler Aziz'i.

Birkaç ay sonra haber geldi; felç ilerlemiş ve Aziz ölmüştü.

Müdürün bu anısını dinledikten sonra uzun uzun düşündüm. Ne diyelim, adalet, öldürmeye karar verirse, mutlaka öldürür..
Ceza Avukatının anılarından.

*******
Başgardiyan : Şimdiki İnfaz Koruma Başmemuru
Gardiyan : Şimdiki İnfaz Koruma Memuru
Muharrem AKAYDIN / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--







logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr