Hayatta En Büyük Ustam Dediğim "Tecrübe"

23.10.2024 00:00

Herkese iyi günler dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Bu tip yazılarda genelde bir öykü ile başlanır, daha sonra ana tema işlenir. Bir şiirle de bitirilir. Bugün bende bu kuralı bozmadan toplumun eğitimi ve eğitimin önemi ile çok tartışılan dar gelirlinin emeklinin ekonomi ile imtihanını anlatmaya çalışacağım.
İstanbul-Avrupa demiryolu hattı projesi yapılırken demiryolunun sirkeciye uzanan kısmı sarayın içinden geçirmek zorunda olduklarını zamanın padişahı II.Abdülhamit'e söylerler. Padişahın bu konudaki tavrı ise demiryolu geçsinde isterse sırtımdan geçsin der.
Bunu niye anlattım. Ücretlerine iyileştirme sağlanmış oldu. Çalışanlar ile emeklilerin ve emeklilerin içinde dul-yetim aylığı alanların yaşlılık aylığı alanların yine eyt den emekli olanların aylıklarında yapılan iyileştirmeler pekte uygun şekilde olmadı. Mağduriyetler arttı ve önümüzde yıl yapılacak çalışanlar ile emeklilerin aylıklarında iyileştirmeler yine bir takım sıkıntılar getireceği aşikardır.
Konumuz eğitim olduğuna göre eğitim bir kültürleme ise toplumda kalıcı kültüründe kitapla-okumakla oluştuğunu bilmeliyiz. Eğitimin bireye ve topluma faydaları vardır. Eğitim, özgürlük ve bağımsızlıktır. ne kadar eğitimli iseniz o kadar özgür ve bağımsızsınız. toplum olarakta birey olarakta bu böyledir. İyi eğitim alabilmek için işin mantığını, önemini kavrayabilmiş olmak gerekir.
Bence kurumlarda öncelik eğitim olmalı. Güvenlik diyenlerin sesi kulağıma geliyor. Elbette bizler için güvenlik çok önemli ama artık bilgi çağında güvenlik tanımı yerini dinamik güveniliğe bırakıyor. Yani dinamik güvenlik olursa zaten eğitim-dinamik güvenlik içice bir yörünge oluştururlar.
Neden eğitim önemli dersek: Toplumumuzun 20 yıl öncesine kadar , geneli ortalama 4-5 yıl eğitim almış kişilerdir. Onun için bu insanların eğitilme ve öğrenme isteklerinin olduğunu biliyorum. Ben kurumları birer meslek yüksekokulu gibi görüyorum. Bakın dünya'da öyle üniversiteler varki bilim fabrikası olmuşlar ve marketlerine de eğitim bilim ürünü koymuşlar, onları satıyorlar. eğitimle kalkınma arasında korelasyon vardır.
Benimde toplumun eğitime bir model oluşturabilecek isim koymam gerekirse "iklim" derim. Sebebi de iklim değişkendir. Kışın soğuk, yazın sıcak, yağmur, güneş hepsi birarada bulabilirsiniz. Bunlarla birlikte verimlilik söz konusudur. Ticarette de bu böyledir. Sattığınız emtianın iyi, kaliteli olması içinde eğitime, bilgiye önem verilmektedir. Günümüzde toplumsal yönetimi ve öğretim liderliği kavramlarından yola çıkarak toplumda eğitimle ilgili görev almış yada kendini sorumlu hisseden kişilerin eğitimle ilgili olarak, eğitim proğramını yürütmek, kurumda etkili öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamak, kurumu bir eğitim yuvası haline getirerek, kurumdaki birlikteki yaşantıları öğrenmelerini ve en önemli eğiticilerin motivasyonu, kurumla bütünleşmeleri, çalışma doyumları gibi unsurların üzerinde doğrudan etkileri vardır.
Yukarıdaki saydığım niteliklerin yerine getirilebilmesi içinde kurumlarda bir takım ruhu yaratarak "beyin fırtınaları" geliştirip, en güzelini en doğrusunu, doğru zamanda, doğru kararla yerine getirmektir.
Temel görevlerimizden biri de artık kurumlarda eğitimi en üst seviyeye çıkarmak ve zirvede tutabilmek içinde kurumlarda "bilgi yönetim kültürünün" benimsenmesinin yerinde olacağı düşüncesindeyim. bilgi yönetimini geliştirmek içinde kurumlarımızın ;

Bilgi odaklı bir vizyon geliştirmesi
Bilgi yönetim liderliğine dayalı kurum yöneticiliği
Bilgilerin açık bilgiye dönüştürüldüğü kültürel bir yapının oluşturulması
Kazanılan yeni bilgileri pratiğe koymak
Bilgi kazanımlarını ve pratiğini ödüllendirmek

basamaklarının geliştirilmesi gerekir.
Artık günümüzde kurum yöneticilerini makam odalrının büyülü dünyasından çıkarıp, yüksek çalışma disiplinine sahip moral liderler olarak yetiştirmek ve önümüzdeki yıllarda bayrağı devralacak kurum yöneticilerinden beklenen birincil önem arzeden rollerden biri olacaktır. İşini seven ve model olan samimi ve duyarlı bir yönetim kadrosunun bulunduğu kurumda informal eğitimle topluma sağlanacak öğrenme neticesi davranışlarının olumlu yönde değişeceğini ve eğitime katılanların ve çalışanların motivasyonu ve başarıları artacağını düşünmekteyim. Bilgiyi üretime geçirmek en büyük gayemiz olmalı. Çünkü toplumumuzu hem meşkale edecek hem de kazanç sağlayarak, günlük ihtiyaçlarını gidermesi yönünden faydalı olacaktır. Artık ekonomik değeri olan kurs-eğitim verilerek sonucunda kazanç getiren iş sağlanmalıdır.
Artık yeniden yapılanmanın ikinci aşamasında ise toplumundinamiklerinin dışarıda sanayide, büyük fabrikalarda çalıştırarak doğrudan üretime katkılarının sağlanması amaç edinilmelidir.
Tüm bu anlattıklarım çercevesinde kurumlarda çalışan personelin iş tatminini sağlamak olmalıdır. Bir araştırmaya göre (yammarino ve dubinsky 1987) yüksek iş tatmininin öz güveni, morali, performans ve verimliliği artırdığını, hastalıkları, stresi, gerginlikleri, anikseteyi, şikayetleri, işe gelmeme ve ayrılmaları azalttığını ortaya koymuştur.
Ek ders kararnamesine ek çıkarılan 139 sayılı eğitim sertifikası ile ilgili genelgedeki 2. müdür ve idare memurlarının bu her ne kadar sınav yapılıp sonuçlandıysa da bu uygulamaya son verilecği inancımı yitirmiyorum. Ancak bazı gerçekleri de gözardı etmemek gerkir diye düşünüyorum.
Ben biliyorum ki çalışanların ve emeklilerin ücret artış olayı tüm toplumun belleğinde uzun süreli oalarak kodlandı.

Bilerek gezenin duyduğu çoşkunluk,
Dünyayı taş toprak sayanın anlayabileceği birşey değildir.
Taşın toprağın dilini çözmek ise,
Bakabilmenin eğitimini gerektirir.
Bir başka konu da tekrar buluşmak üzere mutlu huzurlu sağlıklı günler dilerim.