Anahtar Parti Eskişehir İl Başkanı Çağlar Ölce şu ifadeleri kullandı;
"Bugün burada, bir tartışma başlatmak için değil, Eskişehir'in yıllardır biriken sorunlarını açık ve net biçimde anlatmak için bulunuyorum. Bu şehirde yaşayan herkesin bildiği ama bir türlü çözüme kavuşmayan konular var. Eskişehir'in artık beklemeye, oyalanmaya, günü kurtaran sözlerle geçiştirilmeye tahammülü kalmadı.
Biz Eskişehir'e düşmanlık yapıldığını iddia etmiyoruz. Ama açık bir gerçek var. AK Parti iktidarı Eskişehir'i görmezden geliyor. Bu "görmezden gelme" hali, sadece bir hissiyat değil. Sağlıkta, ulaşımda, altyapıda ve güvenlikte karşımıza çıkan, gözle görülen bir tablo.
Gelin 2025 yılının muhasebesini yapalım. Birinci konu. Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi. Bu hastane Eskişehir'in en önemli sağlık merkezlerinden biri. Bu bina sadece Eskişehir'e değil çevre illere de hizmet veriyor. Ama bu hastanenin binasının depreme dayanıksız olduğu raporlarla sabit deniliyor. Yani ortada konuşulan bir söylenti değil, raporlara geçen bir durumdan bahsediyoruz. Buna rağmen yıllardır kayda değer bir adım atılmıyor. Ne kapsamlı bir güçlendirme süreci yürütülüyor, ne de yeni bir bina için net bir takvim ortaya konuluyor. Burada tedavi gören hastalar var, burada gece gündüz çalışan doktorlar, hemşireler, sağlık personeli var. Her gün binlerce insanın girip çıktığı bir yapıdan söz ediyoruz. Bu konu, "sonra bakarız" denilecek bir konu değildir.
İkinci konu. Cumhuriyet Bulvarı üzerindeki eski devlet hastanesi.. Dört yıl önce bina yıkıldı. Geçen sene de iktidar temsilcileri, "2025 yılında 750 yataklı hastane yapacağız" dedi. Hepsi basının arşivlerinde yer alıyor. 2025 yılının sonuna geliyoruz. İhale yapılmış mı. Hayır. Kazma vurulmuş mu. Hayır. Somut takvim var mı. O da yok. Bu şehirde yaşayan insanlar verilen sözleri unutmaz. Hastane gibi hayati bir yatırım için dört yıl geçiyor, bir ilerleme yok. Bu durum Eskişehir'in öncelikler listesinde olmadığını çok net gösteriyor.
Üçüncü konu: Çevreyolu. Bu konu artık Eskişehir'in klasikleşmiş sorunlarından biri haline geldi. 23 yıldır Eskişehir halkı bu konuda oyalanıyor. 23 yıl demek, neredeyse bir nesil demek. Bugün Eskişehir'de çocuk olan biri büyüdü, iş güç sahibi oldu, hâlâ çevreyolu sorunu konuşuluyor. Şehrin trafiği artıyor, yük taşıyan araç sayısı artıyor, ulaşım ihtiyacı büyüyor. Ama çözüm yine gecikiyor. Bir projeyi 23 yıl konuşmak, çözüm üretmek değil, sorunla yaşamaya alıştırmaktır. Biz buna itiraz ediyoruz.
Dördüncü konu. İlçelere giden yollar. Alpu, Seyitgazi ve Mihalıççık yollarının hali ortada. Tek şeritli olduğu için sık sık kaza yaşandığı, halkın "ölüm yolu" dediği güzergâhlardan bahsediyoruz. Bu yollar, güvenlik meselesidir. İnsan hayatı meselesidir. Bir yola her gün binlerce araç çıkıyorsa, o yolun güvenliği devletin sorumluluğudur. Bu şehirde kimse "kaza olur" diye kaderine razı olmak zorunda değildir. Bu yolların iyileştirilmesi, genişletilmesi, güvenli hale getirilmesi gerekir. Yıllardır aynı noktadayız.
Şimdi buraya kadar saydıklarımız, Eskişehir'de herkesin bildiği, herkesin konuştuğu başlıklar. Eskişehir'e yapılmayan yatırımlar konusunda daha da çok şey sayabiliriz. Ama bugün özellikle bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Üstelik bu konu, birçok kişinin ilk kez bu kadar net biçimde bizden duyacağı bir konu.
Eskişehir Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü binasıyla ilgili ciddi bir risk var. Bu bina da depreme dayanıksız. Evet, biz bunu araştırdık. Konuşulanları ciddiye aldık, peşine düştük. Yaptığımız çalışmalar ve ulaştığımız bilgiler, bu endişelerin boş olmadığını gösteriyor. Her gün yüzlerce personelin çalıştığı bir binadan bahsediyoruz. Aynı zamanda binlerce vatandaşımızın işlem yapmak için geldiği, kapısından girip çıktığı, beklediği, sıra aldığı bir yer burası. Yani sadece çalışanlar değil, vatandaşlarımız da riskin içinde. Kadrolu doktorlar. Eczacı sağlık memuru ve taşeron personeller ile beraber 100'e yakın personelden bahsediliyor. Deprem sonrası en çok ihtiyacımız olan meslek grubu deprem tehditi altında. Depremin gündüz vakti olmayacağına dair bir ilahi garantiniz mi var.
Buradan hükümet yetkililerine çok açık bir çağrı yapıyorum. Bu bina için gerekenler acilen yapılmalıdır. Bu söz, bir "rica" değildir. Bu söz, bir "uyarı"dır. Çünkü Eskişehir'de deprem bekleniyor. Ne zaman olacağını bilmiyoruz. Kimse bilmiyor. Ama risk biliniyor. Depremin gece mi gündüz mü olacağını da bilmiyoruz. Mesai saatleri içinde olursa, o binanın içinde yüzlerce çalışan ve binlerce vatandaşımız olabilir. Bir gün bile gecikmenin bedeli ağır olabilir. Binlerce insanın hayatını tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yok.
Bizim derdimiz korku yaymak değil. Bizim derdimiz tedbir alınmasını sağlamak. Bizim derdimiz ortaya konan risklerin ciddiye alınması. Bugün yapılacak güçlendirme, taşınma ya da yeni bina planı; yarın yaşanabilecek çok büyük bir acının önüne geçebilir. Bu kadar net.
Anahtar Parti olarak şunu söylüyoruz. Eskişehir, Türkiye'nin önemli şehirlerinden biridir.Eskişehir'in hakkı, "sonra" denilen projelere mahkûm edilmek değildir. Bu açıklamayı yaparken ne abartıyoruz ne de süslü cümleler kuruyoruz. Biz, Eskişehir'de yaşayan insanların günlük hayatında gördüğü gerçekleri anlatıyoruz. Yatırımlarındaki gecikmeyi anlatıyoruz. Güvenlik riski taşıyan binaları anlatıyoruz. Ve diyoruz ki, bu şehir için acil adımlar atılmalı.
Biz bu konuların takipçisi olacağız. Çünkü bizim görevimiz sadece konuşmak değil. Bizim görevimiz, Eskişehir'in hakkını aramak. Eskişehir'in hak ettiği yatırımlar yapılsın istiyoruz. Ve en önemlisi, insan hayatını ilgilendiren riskler derhal ortadan kaldırılsın istiyoruz."