HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

TÜRKÜM-DOĞRUYUM-ÇALIŞKANIM

13.02.2024 00:00
Uzun süredir görüşemediğim şair bir hocam ile konuştuk geçen gün.
En son covid 19 salgınının en alevli zamanlarında konuşmuşuz, endişelerimizi paylaşmış ve iyi dileklerde bulunmuştuk.
Neredeyse 3 yıl olmuş ama bazı dostluklar arkadaşlıklar vardır ya hani araya giren süre ne olursa olsun aynı yerden devam eder bir şeyler. İşte öyle bir konuşmada hal hatır sorunca gayri ihtiyari Türkiye gibiyim dedim. Yanık yıkık ve ağlamaklı...
Sonra gerçekten dedik ne günler geçirdi Türkiye son yıllarda! Geçmedi aslında yangınların yerini yeni ağaçlar almadıkça, yıkılan evler yeniden yapılıp sokakta kimse kalmadığından emin olmadıkça, çekilen sel sularının bıraktığı çamur izi temizlenmedikçe bitmeyecek..
Ama ben bugün bu acıları anlatamayacağım. Çünkü hiç kimsenin bunu anlatacak cümleler kurabileceğine inanmıyorum. Ben bu acıların dokunamadıklarını anlatmak istiyorum.. Çok eskiye gitmeye gerek yok sadece 100 yıl eskiye gitsek ne zorluklar yaşamış bir millet olduğumuzu zaten görüyoruz. Biliyoruz ki bizler sırtında savaşa top taşıyan ninelerimizin torunuyuz.
Sıfırdan bir ülke daha kurmak için kanını, vücudunun bir uzvunu hatta canını cephede bırakmış Mehmetlerin torunuyuz. Şimdi halk olarak baktığımda biz ne zaman bu hale geldik diye düşünmeden edemiyorum. Yıllarca ant içtik ilkokuldan başlayarak."Türküz, doğruyuz, çalışkanız" dedik.
Bu ülkede Türküz diyorduk andımızı okurken. Ancak son yıllarda doğan Türk bebeklerin sayısı o kadar düştü ki. Türkler öncelikle evlenemiyor, evlense bakmaya, büyütüp okutmaya cesaret edemiyor. Çoğunlukla tek çocukla kalıyor. Bugün çalışan anneler çocuklarını bakıcıya bırakmak ya da kreşe vermek durumunda ki bu da kendi maaşlarının yarıdan fazlası.
Dolayısıyla artık kendi ülkemizde azınlığa düşme tehlikesiyle karşı karşıyayız! Çalışan bir annenin çocuk yardımı aylık 285 TL. Bakıcı yada kreş parası 15 bin TL den başlıyor. Bu bir kenarda dursun böyle. Doğruyuz diyorduk yine and içerken. Ancak öyle afetler oldu ki doğruluğumuzu sınıyan. Maddi manevi, soyut somut, alenen gizlice dolaplar döndürüp; yalanla, dolandırıcılıkla, çıkarcılık ve bence arsızlık ve şerefsizlikle karşıladık bu sınavları ve sınıfta kaldık defalarca defalarca kez.
Çok önemli birşey daha söylüyorduk. Çalışkanız diye bağırıyorduk her sabah. Ancak çalışmayı enayilikten saymaya başladık. Liyakatsızlık, rüşvet, torpil için kapılar aşındırıp görüşlere ideolijilere bakmaksızın yandaş olmayı bulduk.
Az iş çok para derdine düşüp ucuz iş gücünü bulan patronların ve benzerlerinin mültecilerin peşinden koşmasınının sebebi olduk. Türke 10 vereceğine, mülteciye 1 vermeyi hak sayanlar kadar; 5 le başlarım 10 u hak edene kadar çalışırım demediğimiz için biz de suç işledik.
Andımızın de devamını bilen kaldı mı bilemem ama kafama takılan şey yıllarca bu andı okurken yalan mı söyledik yoksa okumayı bıraktıktan sonra mı bu hale geldik?
Sevda ÇAKAR / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--











logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr